22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ekleyiniz." dedim. Tebessüm edip; "Bir kimse bir ihtiyâcını size söylüyor. Siz de, yüz yirmi<br />

bin nebî şefâat etmedikçe onu yerine getirmiyorsunuz değil mi?" dedi ve çıkıp gitti. Bundan<br />

sonra ne kadar aradım ve sordum ise kendisini bulamadım. İşte kırk yıldır bu hâdisenin<br />

üzüntüsü bende devâm ediyor." buyurdu.<br />

Bir gün Cerîrî'ye; "Tasavvuf nedir?" dediler. Cerîrî; "Tasavvuf, sulhu olmayan bir cenktir.<br />

Yâni, tasavvuf talep ve sulh ile ele geçmez. Ancak nefisle muhârebe netîcesinde gerçekleşir."<br />

Başka bir keresinde de; "Tasavvuf, çirkin ve aşağı her türlü kötü huydan vazgeçmek ve güzel<br />

huylarla bezenmektir."<br />

Tasavvuf kalp huzûru, murâkabe ve gönül uyanıklığı ile Allahü teâlâyı zikretmek, sünnete<br />

uygun amel etmektir." dedi.<br />

Cerîrî hazretleri, çok Kur'ân-ı kerîm okur, Allahü teâlânın hitâbındaki mânâyı tefekkür eder,<br />

düşünürdü. Kur'ân-ı kerîmi dünyâlık ve fâni, gelip geçici şeylere âlet edenlerin, onun hayır ve<br />

bereketini büsbütün kaybettiklerini söylerdi.<br />

Hikmet ehlindendi. "Allahü teâlâ indinde her şeyin bir hakkı vardır. Allahü teâlânın yanında<br />

hakların en yücesi hikmetin hakkıdır. Kim hikmeti (faydalı ilim, fen, sanat, söz, nasîhat, din<br />

ilmi, mânevî ilim, Peygamber efendimizin sünneti) ehli olmayana bırakırsa, Allahü teâlâ<br />

ondan hikmetin hakkını ister." buyururdu.<br />

Bir gün kendisine; "Dînin sermayesi nedir?" diye sordular. Bunun üzerine; "Ârifler, dînin<br />

sermâyesinin bâtınî ve zâhirî olmak üzere bir takım esaslar üzerine sözbirliği etmişlerdir.<br />

Bunlardan bâtınî olanları; Allahü teâlânın sevgisi, O'ndan uzak kalma korkusu, O'nu<br />

görememe endişesi ve O'na ulaşma ümididir. Zâhirî olanlar ise; doğru sözlülük, cömertlik,<br />

alçak gönüllülük, başkasına eziyet vermemek, nefsin isteklerine sabırdır." buyurdu.<br />

Ameline (yaptığı ibâdet ve iyi işlere) güvenenleri îkâz edip uyarır hattâ onlara; "Kim<br />

amelinin kendisini kurtaracağını zannederse, yolunu şaşırır. Çünkü Peygamber efendimiz;<br />

"Sizden hiç birinizi ameli kurtaramaz." buyurmuştur. İnsanı korktuğundan kurtarmayan<br />

şey, umduğuna nasıl kavuşturur? Kimin Allahü teâlânın ihsânına güveni tamsa, onun<br />

korktuğundan emin, umduğuna nâil olacağı ümid edilir." buyururdu.<br />

"Âlim kimdir?" diye sordular. O; "Âhireti isteyen, dünyâdan, dünyevî meşgûliyetlerden yüz<br />

çevirendir." buyurdu.<br />

Îmânın esâsının üç şeye bağlı olduğunu bildirirdi. "İktifâ, ittikâ ve ihtimâ. İktifâ; Allahü<br />

teâlâyı kâfi görmektir. Allahü teâlâyı, kendisi için kâfi görenin içi rahat olur. İktifâ<br />

netîcesinde mârifete, Allahü teâlâyı tanımaya kavuşur. İttikâ; Allahü teâlânın yasak ettiği<br />

şeylerden sakınmaktır. Yasaklardan (haram ve mekruhlardan) sakınanın içi ve dışı, yaşayışı<br />

düzelir. Hayâtı intizâma girer. İnsan bunun netîcesinde güzel ahlâka kavuşur. İhtimâ; nefsi<br />

perhiz etmeye, az yemeye alıştırmaktır. Haram ve helal olan gıdâlara dikkat eden nefsini<br />

riyâzet üzere bulundurur. Helâlinden az yiyenin beden sıhhati düzgün olur." buyurdu.<br />

Nefis hakkında da; "Nefsine aldanan, şehevî duygularına esir olur. Hevâî arzûlarının<br />

zindanına kapatılır ve o kulun kalbi faydalı işlerden zevk alamaz. Kur'ân-ı kerîmi her gün<br />

hatm etse bile, ilâhî kelâmı okumaktaki esas tadı bulamaz. Bunun çâresi, nefsin esâretinden<br />

kurtulmayı candan arzu etmektir." buyurdu.<br />

Ebû MuhammedCerîrî uzleti, yalnızlığı, halktan uzaklaşmak olarak görmez, Hakk'a yakın<br />

olmak olarak kabûl ederdi. "Uzlet, kalabalık arasına girmek, lâkin kalbi korumak ve nefsi<br />

günahtan uzaklaştırmak, kalbi sâdece Allahü teâlâya bağlamaktır." buyururdu.<br />

"Sabır nedir?" dediler. O; "Kalbin nîmet ve mihneti, sükûnetle bir görmesidir. Zorlanarak<br />

sabretmektense, mihnet yükünün ağırlığını kalbinde hissetmekle berâber musîbetleri<br />

sükûnetle karşılamaktır." diye cevap verdi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!