22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Geylânî rahmetullahi aleyh kendisine sûfîlik hırkası giydirdi. Onun yanında nice nûr ve<br />

sırlara kavuştu.Ebû Midyen Mağribî, Abdülkâdir-i Geylânî'nin sohbetinde bulunmakla iftihâr<br />

eder ve onu, kendilerinden ilim öğrendiği hocalarının en büyüklerinden sayardı.<br />

Tasavvuf yolunda ilerleyen Ebû Midyen Mağribî hazretleri, kutubluk ve gavslık makamlarına<br />

ulaştı. Hac vazîfesini yerine getirip sevgili Peygamberimizin kabr-i şerîfini ziyâret ettikten<br />

sonra Kuzey Afrika'ya dönüp Becâye şehrine yerleşti. Dünyâdan ve içinde bulunanlardan<br />

tamâmen yüz çevirip zühd hayâtı yaşadı. İnsanlara İslâm dîninin emir ve yasaklarını anlatıp,<br />

talebe yetiştirmeye başladı. İnsanlar derslerinde bulunup, sohbetlerinden istifâde etmek için<br />

onun etrâfında toplandılar.<br />

Husûsî derslerinde talebelerine daha ziyâde İmâm-ı Tirmizî hazretlerinin Câmî isimli meşhûr<br />

eserindeki hadîs-i şerîfleri ile İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin İhyâu Ulûmiddîn adlı eserini<br />

okuttu. Mâlikî mezhebinin fıkıh bilgilerinde ziyâdesiyle bilgi sâhibi olduğu için, kendisine<br />

sorulan suâllere cevap verirdi.<br />

Ebû Midyen Mağribî'nin şöhreti her tarafta duyulup insanlar akın akın onun sohbetine<br />

koştular. Herkes, ona talebe olmak için can attı. Zamanın âlimleri ve evliyâsı onun şerefini ve<br />

yüksek mertebesini kabûl ettiler. İnce, kibâr ve zarîf bir zât olan Ebû Midyen Mağribî<br />

hakkında; "Doğudaki evliyânın reisi Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî ve batıdakilerin reisi de<br />

Ebû Midyen Mağribî'dir." diye medholundu.<br />

Ebû Midyen Mağribî hazretlerinden Muhyiddîn-i Arabî ve başka birçok büyük zâtlar ilim<br />

öğrenmişlerdir. Haram ve şüphelilerden çok sakınırdı. Büyüklüğü herkes tarafından bilinir,<br />

her taraftan insanlar akın akın sohbetine gelirlerdi. Herkes kendisine talebe olmak isterdi.<br />

Bütün veliler onun şerefini ve yüksek mertebesini kabûl etmişlerdi. Yanına gelenler,<br />

huzûrunda edeple durur, konuşmasını dinlerlerdi. Mütevâzi, zâhid ve verâ sâhibiydi.<br />

O, sözleri kalplere tesir eden fazîlet sâhibi, hakîkî âlimlerin büyüklerindendir. Allahü teâlâyı<br />

tanıyan evliyânın imâmı ve üstünü olmakla bilinir. Evliyâdan bir zât, rüyâsında bir kimse<br />

gördü. O kimse evliyâdan olan bu zâta dedi ki: "Ebû Midyen'e şöyle söyle: İlmi yay! Yarın<br />

yüksek kimselerle birlikte bulun, kimseye aldırma! Sen zürriyetlerin babası olan Âdem<br />

aleyhisselâmın durumundasın." Bu zât, ertesi gün rüyâsını Ebû Midyen hazretlerine anlattı.<br />

Rüyâyı dinledikten sonra buyurdu ki: "Ben buralardan ayrılıp, tenhâda yalnız kalmak, kendi<br />

başıma bulunmak istiyordum. Her şeyden uzaklaşmak niyetindeydim. Senin bu rüyân ise,<br />

benim bu niyetime mâni oluyor. Meclis kurup, insanlara ilim öğretmemi emrediyor. "Yarın<br />

yüksek kimselerle berâber bulunacaksın." sözü, "Allahü teâlâyı zikredenlerin, O'nun<br />

hatırlandığı, emirlerinin anlatıldığı yerin Cennet bahçelerine benzetildiği." hadîs-i şerîfine<br />

işârettir. "Yüksek kimseler", Cennet ehlinin "İlliyyîn" denilen yüksek tabakasına işârettir.<br />

"Zürriyetlerin babası olan Âdem aleyhisselâmın durumundasın." sözü şuna işârettir ki, Âdem<br />

aleyhisselâma, nikâh (izdivac) verildi ve nikâh yapması emrolundu. Fakat bu nikâhdan<br />

meydana gelecek zürriyetin hepsinin mümin ve itâatkâr olması kuvveti ona verilmedi."<br />

İnsanları hidâyete kavuşturmak kuvveti yalnız Allahü teâlâya mahsustur. İşte bunun gibi,<br />

bize de ilim verildi ve onu yaymak, öğretmek emredildi. Fakat, bu ilim öğrettiklerimizin<br />

hepsinin muvaffak olmaları, hepsinin bize tâbi olmaları kudreti bize verilmedi."<br />

Muhyiddîn-i Arabî hazretleri, Fütûhât-ı Mekkiyye isimli kıymetli eserinde şöyle anlatıyor:<br />

İnsanlardan birçoğu, bereketlenmek için Ebû Midyen hazretlerine ellerini sürerlerdi ve<br />

ellerini öperlerdi. Kendisine suâl edildi ki: "Efendim! Bu hal karşısında hiç nefsinize bir<br />

düşünce gelir mi?" Cevâbında buyurdu ki: "Hacer-ül-Esved'e bu zamâna kadar, nebîler,<br />

resûller ve velîler el sürüp, onu öptüler. Ona, onu taş olmaktan çıkaracak bir düşünce gelir<br />

mi?" Gelmez. İşte ben de bu hükümdeyim. Bana da öyle bir düşünce gelmez."<br />

Ebû Midyen hazretlerinin kalbi, her an Allahü teâlâ ile meşgul dü. Hayâtının son kelimesi;<br />

"Allah." olmuştur. Kendisinden bir meselede fetvâ istense, ânında cevap verirdi. İnsanlara

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!