22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

mücâdele ederken kuyunun yanından geçen iki adamdan birinin diğerine; "Şu yol üzerindeki kuyunun ağzını<br />

kazâra bir kimsenin düşmemesi için kapatalım." dediğini işitti. Biraz sonra kuyunun yanına gelen yolcular<br />

kuyunun ağzını ağaç ve odunlarla kapattılar. Yerle bir oluncaya kadar toprakla örttüler. Bu sırada Ebû Hamza<br />

Horasânî'nin feryâd etmek aklına geldi. "Ey şu adamlardan bana daha yakın olan!" diye nidâ etti ve sustu.<br />

Kuyunun ağzını kapatan adamlar oradan ayrılıp gittikten sonra bir hayvanın kuyunun ağzından ayaklarını; "Bana<br />

sarıl." der gibi aşağıya doğru sarkıttığını gördü. Ona sarılan Ebû Hamza Horasânî yapışıp kuyudan çıktı. Bunun<br />

bir arslan olduğunu gördü. O zaman ona gâibden bir ses dedi ki: "Ey Ebû Hamza! Seni kuyuda mahvolmaktan<br />

arslanla bir tehlikeden başka bir tehlike ile kurtarmamız güzel bir şey değil mi?" Ebû Hamza Horasânî hazretleri<br />

olanlar üzerine şu ilâhîyi okuyarak yoluna devâm etti: "Gizlediğim şeyi sana anlatmaktan korkuyorum.<br />

Gözümün gönlüme anlattıklarını sırrım açıklıyor. Senden hayâ etmem aşkımı gizlememe engel oluyor. Bana<br />

bahşettiğin fehm (idrak) sâyesinde keşfe muhtâc olmaktan beni kurtardın. İşlerim konusunda bana lütfettin ve<br />

dış yüzümü iç yüzüme gösterdin. Zâten lütuf, lütf ile idrâk edilir. İhsâna ihsânla kavuşulur."<br />

1) Tezkiret-ül-Evliyâ; c.2, s.91<br />

2) Tabakâtü's-Sûfiyye (Sülemî); s.326<br />

3) Nefehâtü'l-Üns; s.72<br />

4) Nesâyimü'l-Mehabbe; s.44<br />

5) Tabakâtü'l-Kübrâ(Türkçe); c.1, s.418<br />

6) Kuşeyrî Risâlesi (Tercüme); s.159, 312<br />

7) Keşfü'l-Mahcûb; s.248<br />

8) Tabakât-ı Ensârî; s.123<br />

9) Sefînetü'l-Evliyâ; s.135<br />

10) Hazînet-ül-Asfiyâ; c.2, s.166<br />

11) Tearruf Tercümesi; s.210-211<br />

12) Tabakâtü'l-Evliyâ; s.155<br />

13) Nevâdirü'l-Âlem; s.71<br />

14) Ravdü'r-Reyyâhîn; s.98<br />

15) Câmiu Kerâmât (Horasânî); c.1, s.270<br />

EBÛ HÂŞİM SOFÎ;<br />

Tasavvufta ilk defâ sofî nâmıyla anılan meşhur velî. Ebû Hâşim Sofî künyesi ile tanınmış<br />

olup, doğum târihi bilinmemektedir. Aslen Kûfelidir. Bağdât'ta ikâmet etmiştir. 777 (H.161)<br />

senesinde vefât etti.<br />

Ebû Hâşim hazretleri, evliyânın büyüklerinden Süfyân-ı Sevrî'nin hocasıdır. Remle'de bir<br />

dergâhda ikâmet ederdi. Bu dergâhın yapılması şöyle anlatılır:<br />

Ebû Hâşim Sofî tasavvuf deryâsına dalmış bir hâlde, hep yüksek hâller ve mârifetler içinde<br />

günlerini geçirirdi. Bu derecede olanlarla sohbet ederdi. Bir gün kırda velîlerden bir dostu ile<br />

buluşup derin sohbetlere dalmışlar, sonra yanlarına aldıkları azıklarını da birlikte yiyip<br />

ayrılmışlardı. Onların bu hâlini o sırada ava çıkmış olan bir vâli ibret ve hayretle seyretmişti.<br />

Vâli, Ebû Hâşim Sofî'nin yanına yaklaşıp merakla sohbet ettiği arkadaşının kim olduğunu<br />

sordu. Bilmiyorum cevâbını alınca hayret etti. Samîmî görüşmelerinin sebebini sorunca, bu<br />

bizim mesleğimiz ve yolumuzdur. Böyle emrolunmuşuz, dedi. Vâli bu tatlı sohbetler için<br />

toplandıkları bir yerlerinin olup olmadığını sorup, hayır cevâbını aldı. Size bir binâ, dergâh<br />

yaptırayım orada toplanırsınız, dedi. Sonra Şam Remle'sinde bir dergâh yaptırdı. Tasavvuf<br />

erbâbı ve muhabbet ehli için yapılan ilk dergâh bu oldu. Bu dergâhda sohbet edenEbû Hâşim<br />

Sofî, sohbetleriyle ve yaşayışı ile insanlara örnek olup rehberlik yaptı. Tasavvuf onun<br />

rehberliği ile daha yaygın bir hâle geldi. Kendisinden önce de zühd, verâ, tevekkül ve<br />

muhabbette meşhur velîler vardı. Fakat ilk defâ Sûfî adı verilen ve tasavvufu belli bir<br />

dergâhta anlatan o oldu.<br />

Büyük İslâm âlimleri, Ebû Hâşim Sofî'yi çok övüp, onu hep hürmetle yâd ederlerdi. Süfyân-ı

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!