22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

"Her zaman nefsini suçlamayıp, ona muhâlefet etmeyen aldanmıştır. Nefsine rızâ gözüyle<br />

bakan mahvolmuştur."<br />

"Allah korkusu, kalpte bulunan bir meşâleden ibâret olup, hayır ve şer nâmına kalpte bulunan<br />

her şey, ancak onunla görülebilir."<br />

"Hakîki fakirlik, bir kimsenin almaktan çok, vermekten hoşlanmasıdır."<br />

"Üzerinde dâimâ Allahü teâlânın lütfunu gören kimsenin mahvolmayacağı ümid edilir."<br />

"İbâdet ve amel sâhibi için en fazîletli şey, Allahü teâlânın huzûrundaki murâkabe hâlidir."<br />

"Allahü teâlâya güvenip kendini zengin bilmek ne hoştur. Bir nâmerde dayanıp kendini<br />

zengin bilmek ise ne fenâdır."<br />

"Kulluk, kulun zînetidir. Kulluğu terkeden süsten mahrûm kalır."<br />

"Zehir ölümün habercisi olduğu gibi, günahlar da küfrün habercisidir."<br />

"Gönlünde tevâzûun, alçak gönüllülüğün bulunmasını isteyen bir kimsenin, sâlihlerin<br />

sohbetinde bulunması ve onlara hizmetten ayrılmaması lâzım gelir."<br />

"İşlenen kusur ve kabahatlardan ötürü her zaman gönlü kırık olmak lâzımdır."<br />

"Mürüvvet, insafı yerine getirmek ve hiç kimseden intikâm almayı istememektir."<br />

"Her kim söz, iş ve hâllerini Kur'ân-ı kerîme ve hadîs-i şerîflere uygun yapmaz ve<br />

günahlarından dolayı kendini suçlamazsa, onu velîler sınıfından saymazlar."<br />

"Velî kimdir?" dediler. O; "Kendisine kerâmet verilen lâkin kerâmete güvenmeyen<br />

kimsedir." dedi. Ebû Hafs Haddâd hazretleri kerâmet peşinde koşanlardan değil, istikâmeti<br />

esas alanlardandı. Bir gün talebeleriyle birlikte hava almak için bir bahçeye gitmişlerdi.<br />

Sohbet tatlanıp talebelerin duygulandıkları sırada bir ceylan koşarak geldi ve başını Ebû Hafs<br />

hazretlerinin dizine koydu. Ebû Hafs hazretleri ceylanı yanından uzaklaştırdı. Yanındakiler;<br />

"Efendim niçin ceylanı kovdunuz?" deyince, onlara; "Sohbetimiz güzelleştikçe, keşke bir<br />

koyun olsa da kesip size ikram etsem de dağılmasanız, sohbetimiz devâm etse diye<br />

gönlümden geçirdim. Bir de baktım, ceylan dizime yaslanmış. Hemen hatırıma Nil Nehrini<br />

ters akıtması için Allahü teâlâya duâ eden ve duâsı kabûl edilen Firavn geldi. Firavn'a<br />

benzemekten korkarak ceylanı kovdum." dedi.<br />

Ebû Hafs hazretlerine; "Velînin sükût hâli mi yoksa konuşma hâli mi daha fazîletlidir?" diye<br />

sordular. O; "Konuşan, sözde bulunan felâketi bilse, Nûh aleyhisselâm kadar ömrü bile olsa<br />

gücü yettiği kadar sükût eder konuşmazdı. Sükût eden, susmada bulunan âfeti bilse,<br />

konuşayım diye Nûh aleyhisselâmın yaptığının iki katı bir müddetle Allahü teâlâya duâ ve<br />

niyazda bulunurdu." buyurdu.<br />

Ebû Hafs Haddâd hazretleri yaptığı amelleri dâimâ kusurlu görür ve; "Kırk senedir nefsim<br />

hakkında beslediğim kanâat: Şüphe yok ki Allahü teâlâ bana gadablı olarak nazar etmektedir.<br />

Amellerimde bunun delili bulunmaktadır." derdi.<br />

Mürtaiş anlatır: Ebû Hafs ile birlikte bir hasta ziyâretine gitmiştik. Ebû Hafs, hastaya;<br />

"Sıhhate kavuşmak ister misin?" diye sordu. Hasta sevinçle; "Evet." dedi. Ebû Hafs; "Yâ<br />

Rabbî! Bu kardeşimizin derdine şifâ eyle." buyurarak duâ edince, hasta şifâ buldu ve ayağa<br />

kalktı.<br />

Kendisine; "Güzel ahlâk sâhibi olmak nasıl olur?" diye soruldu. Bunun üzerine; "Evliyânın<br />

haklarına riâyet etmek, dostlar ile iyi geçinmek, küçüklere nasîhat vermek, dünyâ için<br />

kimseye düşmanlık etmemek, başkalarını kendi nefsine tercih etmek, dünyâ malı yığmaktan<br />

kaçınmak, kendi yollarında olmayanla sohbeti terk etmek, din ve dünyâ işinde<br />

yardımlaşmak." buyurdu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!