22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

uyurdular. Bunun üzerine bende fakirlik korkusu kalmadı.<br />

Talebesi ve dâmâdı Ebû Osman Hîrî Nişâbûrî anlatır: Nişâbûr'a ona talebe olmak için<br />

gitmiştim. Henüz çok gençtim. Yanına gittim. Bana; "Sen henüz gençsin, bizimle<br />

oturamazsın." buyurdular ve beni kabûl etmediler. Çıkarken arkamı dönerek gitmedim. Arka<br />

arka giderek çıktım. Kalbim ona çok ısınmıştı. Bir müddet sonra kapısına tekrar vardım,<br />

bekledim. Bir yere gidemiyordum. İçimden; "Şu kapının önünde bir çukur kazayım, içine<br />

gireyim, ondan çık artık emri gelinceye kadar orada durayım." diyordum. Hattâ yapmaya da<br />

karar vermiştim. Sonra sadâkatımı anladı ve beni yanına çağırdı. Huzûruna aldı. Gönlümü<br />

hoş etti ve talebeliğe kabûl etti."<br />

Bir gün ona; "Aklı başında bir kimse, kendisine zulmeden birini mâzur görebilir mi?" diye<br />

soruldu. O da; "Evet, mümkündür. Ama o zulmedeni, kendisine Allahü teâlâ tarafından<br />

gönderilmiş bir nîmet olarak bilirse!.." buyurdu.<br />

Ebû Hafs-ı Nişâbûrî sohbetlerinde sık sık mübârek lisânından çıkıp gönüllere tesir eden şu<br />

kıymetli sözleri söylerdi:<br />

"Hakîki âlim, suâli cevaplandırırken, kıyâmette; "Bu cevâbı nereden buldun?" diye<br />

sorulacağından korkan kimsedir."<br />

"Firâset sâhibi olduğu iddiâsında bulunmaya, kimsenin hakkı yoktur. Yapılacak şey,<br />

başkasının firâsetinden sakınmak ve korunmaktır. Zîrâ Resûlullah efendimiz; "Müminin<br />

firâsetinden korkunuz." buyurdu, fakat firâset sâhibi olmaya çalışın buyurmamışlardır. Şu<br />

halde firâsetten korunmak mevkiinde bulunan bir kimsenin, firâset dâvâsında bulunması nasıl<br />

doğru olabilir."<br />

Bir gün Ebû Hafs hazretlerinden tasavvufu sordular. O; "Tasavvuf, baştan başa edeptir. Zîrâ<br />

her vaktin bir edebi, her makâmın bir edebi ve her hâlin bir edebi vardır. Vakitlerle ilgili<br />

edebe riâyet edenler (vaktini iyi şeylerle geçirenler), velî kimselerin makâmına ulaşırlar.<br />

Edebi terk edenler, Allahü teâlâya yakın olduklarını zannettikleri hâlde, O'ndan uzaktırlar.<br />

Bâzı kullar da vardır ki, kendilerinin zannettiklerinden daha yüksek bir mertebeye sâhiptir,<br />

daha sevgilidirler."<br />

Kulu Allahü teâlâya yaklaştıran en iyi iş nedir? dediler. Haddâd hazretleri; "Kulu, Allahü<br />

teâlâya yaklaştıran en iyi vesîle, kulun her hâlükârda dâimî sûrette O'na ihtiyaç duyması,<br />

bütün işlerde sünnet-i seniyyeye dört elle sarılması ve gıdâyı helâl yoldan temin etmesidir."<br />

buyurdu.<br />

"Ubûdiyyet (kulluk) nedir?" diye sordular. O; "Malı bırakıp emrolunan husûsa sımsıkı<br />

sarılmakdır. Hak aramak yerine vazîfeye koşmaktır."<br />

"Öyleyse kerem nedir?" "Dünyâyı ona muhtac olanlara bırakıp, Allahü teâlâya kulluğa<br />

yönelmektir."<br />

"Cimri kime derler?" "İhtiyaç ânında başkasını düşünmeyene." buyurdu.<br />

Dünyâ ve âhiret işlerinde kardeşlerini kendisinden önde tutana ne denir?" denildi. O; "Îsâr<br />

sâhibi denir." buyurdu.<br />

Ona; "Bid'at nedir?" dediler. Şu karşılığı verdi: "İlâhî hükümleri çiğnemek, sünneti<br />

küçümsemek, şahsî istek ve düşüncelere tâbi olarak Kur'ân-ı kerîm ve sünnete uymayı<br />

terketmektir."<br />

Bir sohbetinde; "Zamânın fesâda varmasına şu üç topluluğun hareketi sebeb oldu: 1. İrfân<br />

sâhibi olduklarını iddiâ edenlerin günah işlemesi. 2. Muhabbet ehli olduklarını söyleyenlerin<br />

hıyâneti. 3. Allah yolunda olduklarını söyleyenlerin yalanı." buyurdu.<br />

Ebû Hafs hazretleri şöyle buyurmuştur:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!