22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Derslerine ilim ve fazîlet sâhibi, büyük zâtlar da gelip hazır bulunurlardı. Sohbetine<br />

gelenlerin sayısı günden güne çoğaldı. Bu hâli haber alan Şeyh-ul-Velî Abdullah Bâ'levî<br />

(rahmetullahi aleyh) ilim meclisini genişletmesini, kalbindeki yüksek ilimleri etrâfa<br />

yaymasını emretti. O da meclisini genişletti. Hemen her sene İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin<br />

İhyâ-ül-Ulûm isimli meşhur eserini baştan sona okuturdu. İnsanlar ondan çok istifâde ettiler.<br />

Yüzlerce talebe yetiştirdi. Seyyid Abdullah bin Akîl bin Abdullah, Seyyid Abdurrahmân bin<br />

Ahmed bin Abdullah, Câfer-i Sâdık bin Zeynüddîn Ayderûs, Seyyid Abdullah bin Hüseyin<br />

ondan ilim öğrenenlerden birkaçıdır.<br />

Yemen'de bulunan büyük İslâm âlimlerinin en önde gelenlerinden olan Seyyid Ebû Bekr<br />

eş-Şelî; aklı, zekâsı, hâfızası kuvvetli, dikkatli ve çok uyanık bir zât idi. Sîmâ olarak yüksek<br />

dedelerine benzerdi. Gayet nûrlu, çok güzel bir zât olup, kendisini görenin kalbinde ona karşı<br />

muhabbet hâsıl olurdu. Her hâlinde istikâmet üzere olup, Resûlullah'ın sallallahü aleyhi ve<br />

sellem sünnet-i seniyyesine tam bağlı idi. Selef-i sâlihîn denilen ilk iki asrın âlimleri ile<br />

halef-i sâdıkîn denilen sonra gelen âlimlere tâbi olmak esas olduğu için, onların ve onlardan<br />

sonra gelen büyük âlimlerin hallerini çok anlatırdı.<br />

Rivâyet edilir ki: Seyyid Ebû Bekr bâzan dostlarıyla birlikte oturur, binlerce tesbih çeker,<br />

sevâbını mevtâlara hediye ederlerdi.<br />

Talebelerine ve sevenlerine şöyle buyurdu: "Abdullah ibni Abbâs'ın (r.anhümâ) rivâyet ettiği<br />

bir hadîs-i şerîfte buyruldu ki: "Bir kimse sabaha çıktığında bin defâ "Sübhânellahi ve<br />

bi-Hamdihî" derse, nefsini Allahü teâlâdan satın almış olur." Bir çok velî de; "Bunu<br />

söylemeye devâm etmelidir." buyurmuşlar, kendileri söyledikleri gibi talebeleri ile<br />

sevenlerine de söylemeyi emir buyurmuşlardır."<br />

Seyyid Ebû Bekr eş-Şelî, sık sık zikreder ve Kur'ân-ı kerîm okurdu. Teheccüd, uyanıklık<br />

namazını hiç kaçırmaz, vitr namazını teheccüd için, gecenin üçte ikisi geçtikten sonra<br />

kalktığında kılardı. Talebelerine teheccüde kalkmalarını, bunu ihmâl etmemelerini tenbih<br />

ederdi.<br />

Kendisi herkesle birlikte bulunmak yerine yalnızlığı tercih ederdi. Talebelerine olan şefkat ve<br />

yakınlığı, âlimler ve velîlere olan hürmet ve tâzimi pekçok idi. Sohbet esnâsında olsun, çeşitli<br />

yazışmalarda olsun, kendisinin medhedilmesini katiyyen istemezdi. Kerâmet göstermeyi<br />

sevmez, kendisinden fevkalâde bir hal sâdır olup kerâmet meydana gelirse bundan üzülüp<br />

mahcûb olurdu. Bir şey için bir kimseye duâ etse, Allahü teâlâ duâsını kabûl ederdi. Bir<br />

kimse Seyyid Ebû Bekr'in büyüklüğünü, üstünlüğünü bilip, kabûl ederek, inanarak ve onu<br />

vesîle ederek, onun hürmetine duâ etse, Allahü teâlânın izni ile murâdına kavuşurdu. Bir<br />

kimse Seyyid Ebû Bekr'e düşmanlık edecek olsa, sonunda pişman olur, düşmanlığından<br />

vazgeçerek, gelip özür dilerdi. Yine birisi ona hîle etmeyi düşünse, sonunda pişman olur,<br />

hîlesinden vazgeçerdi. Bu hâl defâlarca vâki olmuştur.<br />

Seyyid Ebû Bekr'in oğlu şöyle anlatır: "Bir zaman Hindistan memleketine gitmek için<br />

babamdan izin istedim. Babam; "Öyle anlıyorum ki, müddet tamam oldu. Vefâtım yaklaştı.<br />

Vefâtımda yanımda bulunmanı isterdim." dedi. "Yâni Hindistan'a gitmemi istemiyor<br />

musunuz?" dedim. Bir nevî gitmekte ısrar etmiş gibi oldum. Bunun üzerine; "Sefere git!<br />

Allahü teâlânın emânında (emniyeti altında, korumasında) ol. Allahü teâlâ ne dilerse o olur."<br />

dedi. Ben sefere gitmekten vazgeçtim. Hakîkaten de dediği gibi oldu. Bundan az bir zaman<br />

sonra 1643 (H.1053) senesi Safer ayının yirmi beşinde ikindi vaktine yakın bir sırada vefât<br />

etti. Vefâtı sırasında herhangi bir rahatsızlığı görülmedi. Terîm'deki Bâ'levî Mescidinin<br />

yakınındaki evinde gece-gündüz kavuşmayı arzu ettiği Rabbine kavuştu. O gece defin için<br />

gerekli hazırlıklar yapıldı, kefenlendi. Talebeleri ve sevenleri o gün sabaha kadar rûhu için<br />

Kur'ân-ı kerîm ve hatm-i tehlîl okudular. Ertesi günü sabah namazından sonra cenâze namazı<br />

kılınıp, seyyidlerin, şerîflerin ve pekçok mübârek velînin medfûn bulunduğu Zenbel

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!