22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

giydirilen elbise ve takkeyi üzerinde buldu. O zaman Irak ufuklarından, herkesin rahatlıkla<br />

duyabileceği bir ses; "Muhakkak ki Ebû Bekr el-Betâihî, Allahü teâlâya vâsıl olan<br />

velîlerdendir." diyordu. Bundan sonra, her taraftan insanlar, onu görmek için akın akın<br />

yollara düştü. Bu rüyâdan hemen sonra, onda Allahü teâlâya yakın olma alâmetleri<br />

görülmeye başladı.<br />

Ebû Muhammed Şenbekî ve başka birçok velî, kendisinden ilim ve feyz aldı. İnsanlar akın<br />

akın gelip, bereketli sohbetlerinden istifâde ederlerdi. O zamandaki evliyâ ve âlimler, ona;<br />

saygı, hürmet ve tâzimde ve sözlerine îtibâr etmekte ittifak hâlinde idiler. Bir ihtilâf meydana<br />

gelirse, son söz onun olurdu. Hal ve hareketleri, sûreti, ahlâkı çok güzel idi. Tam bir edep ve<br />

tevâzu sâhibi idi. Dînin hükümlerine uymakta çok sabırlı ve gayretliydi. Bunda gevşeklik<br />

göstermezdi. Dîne bağlı ve Ehl-i sünnet îtikadında olanlara çok ikrâmda bulunurdu.<br />

Azzâz bin Müstevdâ anlattı: "Ebû Bekr el-Betâihî'yi dinlemeye gelen ricâl-i gayb ismi verilen<br />

velîler, başlarını eğmiş oldukları halde, sohbetlerini dinlerken, yayılan nûrlar, Betâih şehrini<br />

aydınlatırdı. O, duâsı kabûl olan tasavvuf ehli, çok yüksek bir velî idi."<br />

Bir gün kadının biri, Ebû Bekr el-Betâihî'ye gelerek; "Oğlum nehir kenarında boğuldu.<br />

Kendisinden başka da kimsem yoktu. Azîz ve celîl olan Allahü teâlâya yemin ederim ki,<br />

Allahü teâlâ sana öyle bir kuvvet ve izin vermiştir. Oğlumu bana geri getirebilirsin. Eğer<br />

bunu yapamazsan, seni Allahü teâlâya ve Resûlüne şikâyet ederim ve; "Yâ Rabbî! İçim<br />

yanarak büyük bir üzüntüyle ona gittim. O ise, üzüntümden kurtulmam için duâ yapması<br />

elinde iken bunu esirgedi." derim. Ebû Bekr el-Betâihî, kadını dinledikten sonra, başını<br />

önüne eğip bir müddet murâkabe etti ve; "Oğlunun nerede boğulduğunu bana göster!"<br />

buyurdu. Kadın, Ebû Bekr el-Betâihî'yi oğlunun boğulduğu yere götürdü. Bir de baktılar ki,<br />

boğulan çocuğun cesedi, boğulduğu yerde ve su üzerinde duruyor. Ebû Bekr el-Betâihî suda<br />

yüzerek çocuğun yanına vardı. Çocuğu omuzunda taşıyarak kıyıya çıkardı ve annesine teslim<br />

edip; "Onu al!" buyurdu. Kadıncağız oğlunun sağ olduğunu gördü. Kadın ile oğlu oradan<br />

ayrıldılar. Oğlu kendisi ile berâber yürüyor, elinden tutuyordu. Sanki hiç bir şey olmamış<br />

gibiydi.<br />

Bir defâ, Vâsıt ile Behmût arasında zelzele oldu. Her taraf bu zelzelenin tesiriyle sallanmıştı.<br />

Ebû Bekr el-Betâihî zelzeleye hitâben; "Ey Allah'ın mahlûku, sâkin ol!" buyurdu. Zelzele,<br />

Allahü teâlânın izniyle dile gelip; "Sana itâat etmekle emrolundum." dedi ve sâkinleşti.<br />

Ebû Bekr el-Betâihî, Betâih' te bir gün, suyu çok aşağılarda olan bir kuyudan abdest almak<br />

istedi. O anda, Allahü teâlânın izniyle kuyunun suyu yükseldi ve abdest aldı. Su gâyet tatlı ve<br />

hoştu.<br />

Ebû Bekr el-Betâihî bir defâsında sohbet ederken; "Irak'ın en yüksek sekiz evliyâsı şunlardır.<br />

Mârûf-i Kerhî, Ahmed bin Hanbel, Bişr-i Hâfî, Mensûr bin Ammâr, Sırrî-yi Sekatî, Sehl bin<br />

Abdullah-i Tüsterî, Cüneyd-i Bağdâdî ve Abdülkâdir-i Geylânî." buyurdu. O zaman<br />

Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri henüz tanınmamış olduğundan, dinleyenler suâl ettiler:<br />

"Efendim, saydığınız âlimlerden yedisini duyduk biliyoruz da, Abdülkâdir-i Geylânî'yi<br />

duymadık. O kimdir?" dediler. Buyurdu ki: "Iraklıdır. Çok şerefli bir zâttır. Bağdât'ta yaşar.<br />

Çok yüksek bir zât olduğunun herkes tarafından bilinip tanınması çok yakındır. Sıddîklardan<br />

ve zamânının en büyük, en yüksek velîlerinden biridir." Dinleyenler, Abdülkâdir-i<br />

Geylânî'nin henüz meydana çıkmadığını, Ebû Bekr el-Betâihî'nin onun geleceğini kerâmet<br />

olarak anlayıp müjdelediğini ve Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin tanınmasının çok yakın<br />

olduğunu anlayıp sevindiler.<br />

Ebû Bekr el-Betâihî hazretleri buyurdu ki:<br />

"Kırk Çarşamba kabrimi ziyâret edene, sonunda kendisine Cehennem'den kurtulduğuna dâir<br />

berât verilir."

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!