22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yanına oturttu. Sonra da tasavvuf ve diğer ilimlerde icâzet verdi.<br />

Ebû Bekr Ayderûs hazretleri, amcasının oğlu Abdurrahmân bin Ali ile geceleri vâdiye<br />

çıkarlar, orada namaz kılarlardı. Her rekatte on cüz Kur'ân-ı kerîm okurdu. Sabah namazı<br />

vakti girerken şehre dönerlerdi. Küçüklüğünden îtibâren geceleri uyumayıp ibâdetle meşgul<br />

olmayı âdet edinmişti. Nefsini ıslâh edip, olgunluklara ermek için çok uğraşmıştır. Günlerce<br />

gece ve gündüzleri hiç uyumazdı. Bu halden hiç etkilenip yıpranmazdı. Bir yakını; "Onun<br />

otuz seneden beri geceleri üç saatten fazla uyumadığına şâhid oldum." demiştir. Allahü<br />

teâlânın rızâsına kavuşmak için en önemli sebeplerden biri olan seher vakti uyanık bulunup,<br />

zikir, ibâdet ve tâatla meşgûl olmak husûsunda çok gayretliydi. Başkalarına çok zor gelen bu<br />

husus ona kolaylaştırılmıştı.<br />

Babasının âdeti olduğu gibi, Ebû Bekr hazretleri de, Hûd aleyhisselâmın kabrini ve evliyâ<br />

kabirlerini ziyârete çok giderdi. Bu hal üzere memleketinde bir müddet kaldıktan sonra<br />

Harameyn'e ziyârete gitti. Aden'e varınca oradaki âlimlerden Allâme Abdullah bin Ahmed<br />

bin Mahreme'den ve Allâme Muhammed bin Ahmed bin Fadl'dan ilim öğrendi. Zebîd<br />

şehrinde ise; Şeyhülislâm Ahmed bin Ömer el-Mezced'den ve İmâm Yahyâ bin Ebî Bekr<br />

Âmirî'den istifâde etti.<br />

Peygamber efendimiz rüyâsında mübârek eliyle Ebû Bekr Ayderûs'un sırtını sıvazlamış ve<br />

mübârek parmaklarının izi ömür boyu sırtında kalmıştı. Yahyâ bin Ebî Bekr Âmirî büyük bir<br />

âlimdi. Bu parmak izlerini göstermesi için ricâda bulununca gösterdi. Bu zât ona hırka<br />

giydirip, icâzet verdi. Uğradığı diğer yerlerde de değişik âlimlerle görüşüp onlardan istifâde<br />

etti ve icâzet aldı. Sonra hacca gitti. Mekke'de Hâfız Muhammed bin Abdurrahmân<br />

es-Sehavî'den ilim öğrendi, o zâttan da, icâzet aldı. Açık zihinli, parlak zekâlı, anlayışlı ve<br />

isâbetli görüşleriyle, karşılıştığı her zât tarafından takdir ve medhedilmiştir.<br />

Ebû Bekr Ayderûs hazretleri, hal, iş ve sözleriyle çok beğenilen bir zâttı. Hac ibâdetini<br />

tamamladıktan sonra memleketi Terîm'e döndü. İlim öğretmekle meşgûl oldu. Onun ilim<br />

meclisinde ve sohbetlerinde pekçok kimse toplandı. Kıymetli talebeler yetiştirdi. Bu<br />

talebelerinden bâzıları, kardeşi Hüseyin, yeğeni Abdullah, Allâme Abdullah bin Muhammed<br />

Kuşeyr ve diğerleridir. Bütün vakitlerini ilim öğretmekle ve kitap mütâlaası ile geçirirdi. Çok<br />

kimsenin çözmekte güçlük çektiği zor meseleleri çözer ve açık bir şekilde îzâh ederdi. İlim,<br />

fazîlet sâhibi sâlih kimselerle görüşüp sohbet ederdi. Dünyâya düşkün olanlardan uzak<br />

dururdu. Âriflerin; "Allahü teâlâyı tanıyan kimsenin hayâtı tatlı ve yaşayışı safâlı olur.<br />

İnsanlar arasında yalnız gibi, yalnız iken cemâat arasında gibi olur. Vefâtında garîb gibi,<br />

vatanından uzak olunca da vatanında gibi olur. Bulunmadıkları yerde var gibi hissedilir,<br />

bulunduğu yerde de yok gibi hissedilir. Bedeniyle insanlar arasında fakat kalbiyle onlardan<br />

uzak olur. Allahü teâlâyı zikretmenin, anmanın lezzetine gark olmuş halde bulunur." diye<br />

târif ettikleri gibi mübârek bir zât idi. Dâimâ tebessüm ederdi. Herkese güler yüzlü<br />

davranırdı. Huzûrunda bulunanları hoş sohbetiyle ferahlandırırdı. Bulunduğu yerde boş söz<br />

söylenmez ve boş işler yapılmazdı. Talebelerine ve sevenlerine tatlılar ve çeşitli meyveler<br />

ikrâm ederdi. Onu tanıyıp sevenler birbirlerine karşı da gâyet samîmî ve dostça davranırlar,<br />

birbirlerine yardım ve ikrâm yaparlardı. Fakirlere, dul ve yetimlere, muhtaçlara dâimâ<br />

yardımda bulunur, sıkıntılarını giderirdi. Zamânındaki edib ve şâirler onun üstün hâllerini,<br />

güzel vasıflarını şiirleri ve yazılarıyla dile getirmişlerdir. Yaşadığı cemiyette İslâmiyete<br />

uyması, dîni anlatması insanlara karşı muâmelesi ve diğer bütün münâsebetlerinde,<br />

büyük-küçük herkesin örnek aldığı, dâimâ kendisine baş vurduğu bir zât idi. Menkıbeleri ve<br />

kerâmetleri, Allâme Muhammed bin Ömer tarafından yazılan Mevâhib-ül-Kuddûs fî<br />

Menâkıbı İbn-il-Ayderûs adlı kitapta toplanmıştır. Bir kısmı şöyle anlatılmıştır:<br />

Ebû Bekr Ayderûs, fıkıh âlimi Muhammed bin Ebî Bekr bin Sâig'in çocuklarının yanına<br />

uğradı. Onlar, koyunlarını sulamak için bir kuyu başında duruyorlardı. İnsanların kuyunun<br />

suyunu bitirdiklerini gördü. Ebû Bekr Ayderûs hizmetçisine; "Kovayı al ve koyunları sula."

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!