22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kimseden hiçbir şey hâsıl olmaz. Ben söylediklerimi kendiliğimden söylemiyorum. Bu<br />

anlattıklarımı hocam Nasrabâdî'den öğrendim. O, Şiblî'den, o da Cüneyd-i Bağdâdî'den<br />

öğrendi. Bizim büyüklerimize olan hürmet ve tâzimimiz o kadar fazlaydı ki, hocamın<br />

huzûruna gideceğim zaman, mutlaka gusül abdesti alıp, ondan sonra giderdim."<br />

Bir defâsında Ebû Ali Dekkâk hazretlerine birisi gelerek, büyüklerin sohbetinde bulunmanın<br />

faydasını sordu. Cevâbında; "Bunda iki fayda vardır. Birincisi; eğer o kimse ilme tâlib<br />

olmuşsa, Allahü teâlâya ve O'nun dînine olan muhabbeti, bağlılığı ve sohbetin bereketiyle<br />

ilmi artar. İkinci faydası; eğer sohbette bulunan kimsenin kalbinde benlik ve gurur varsa, o<br />

duygular yok olup, ilmi ve edebi artar. Mânevî bakımdan yüksek derecelere kavuşur."<br />

buyurdu.<br />

"Hocasına muhâlefet edenin hâli nicedir?" diye soran birisine; "Her kim hocasına kalbinden<br />

muhâlefet etmeye niyet etse, onunla aynı yolda bulunamaz. Verdiği sözü bozmuş olur. Bunun<br />

için tövbe etmesi vâcib olur. Üstâdına saygısızlık edenler içinse tövbe yoktur." buyurdu.<br />

Bir gün, meclisine bir kimse tevekkülün ne olduğunu sormak için geldi. İçeri girince Ebû Ali<br />

hazretlerinin başında çok kıymetli bir sarık olduğunu gördü. O kimsenin gönlü o sarığa<br />

meyletti. Bu sırada Ebû Ali hazretleri gelen kimseye dönüp; "Tevekkül, Allahü teâlâya<br />

îtimâd etmek, onun-bunun sarığına tama' etmemektir." buyurdu ve sarığını çıkartıp o kimseye<br />

hediye etti.<br />

Ebû Ali Dekkâk hazretleri hiçbir şeye dayanmazdı. Bir gün bir yakını ona sırtını dayasın diye<br />

bir yastık getirmiş ve oturduğu yerde arkasına koymuştu. Fakat o, hafifçe yastığı kendisinden<br />

uzaklaştırıp; "Bir şeye yaslanmak âdetimiz değil." buyurdular.<br />

Kendisine edebi gözetmekten soruldu. O; "Edebi terk, kovulmayı îcâbettiren bir sebeptir.<br />

Huzurda edepsizlik edeni kapıya, kapıda edepsizlik edeni ise hayvanlara bakmak için ahıra<br />

koyarlar. Kul, ibâdeti ve tâatıyla Cennet'e, ibâdet ve tâatteki edebiyle Allahü teâlâya vâsıl<br />

olur." buyurdu.<br />

Ebû Ali Dekkâk hazretleri anlatır: Bir gün Merv'deyken bizi sevdiğini söyleyen biri yanıma<br />

geldi ve; "Uzak bir mesâfeden geldim. Sana ulaşmak için uzun yollar katettim. Maksadım<br />

seninle görüşmekti." dedi. Bunun üzerine ona; "Nefsinden sefer edebilseydin, uzak kalsaydın,<br />

bir adım atman bile kâfiydi." dedim.<br />

"Hürriyet nedir?" diye soran birisine; "Eğer nefsinin arzularına boyun eğmiş, nefsin dünyâya<br />

meyletmişse, malın kölesisin." buyurdu.<br />

"Fütüvvet nedir?" diye soranlara da; "Fütüvvet, Peygamber efendimizin güzel ahlâkından<br />

biridir. Bunun içindir ki, mahşer gününde herkes; "Ben! Ben!" derken, O; "Ümmetim!<br />

Ümmetim!" diye yalvaracaktır." buyurdu.<br />

Allahü teâlâdan korkmak husûsunda buyurdu ki: "Korkunun havf, haşyet ve heybet gibi<br />

çeşitli mertebeleri vardır. Havf, îmânın şartındandır. Bunun ispatı, Allahü teâlânın Kur'ân-ı<br />

kerîmde meâlen; "Eğer mümin iseniz benden korkunuz." (Âl-i İmrân sûresi: 187)<br />

buyurmuş olmasıdır. Haşyet, ilmin şartındandır. Allahü teâlâ bu hususta meâlen; "Allah'tan<br />

ancak âlim olan kullar korkar." (Fâtır sûresi: 28) buyurmuştur. Heybet, mârifetin (Allahü<br />

teâlâyı tanımanın) şartıdır. Bu hususta da Allahü teâlâ; "Allah sizi kendinden<br />

sakındırmaktadır." (Âl-i İmrân sûresi: 28) buyurmuştur."<br />

Bir gün kendisine; "Sabır nedir?" denildi. "Sabır, ismi gibidir. (sabır, ilaç olarak kullanılan<br />

tadı acı bir ağacın adıdır.) Sabırlılar dünyâ ve âhiret izzetine konarak necât ve kurtuluşa<br />

erdiler. Çünkü onlar Allahü teâlâdan O'nunla olma şerefine nâil olmuşlardır. Allahü teâlâ<br />

bunun için; "Şüphe yok ki Allah sabredenlerle berâberdir." (Tûr sûresi: 4) buyurmuştur.<br />

Sabrın târifi ve sınırı takdire îtirâz etmemektir. Şikâyet yollu olmaksızın başa gelen<br />

musîbetleri açıklamak sabırsızlık olmaz. Allahü teâlâ, Eyyûb aleyhisselâm kıssasında; "Biz

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!