22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yanına girdi. Onlar Abdullah Kureşî'nin bu hâline çok şaşırdılar. Sonra; "Bu hâl ne?" diye<br />

sormaktan kendilerini alamadılar. Bunun üzerine Abdullah Kureşî; "Allahü teâlâ bana önce<br />

âfiyet, sonra da, beni imtihân için, hastalık elbisesini giydirdi. Şimdi ise gördüğünüz gibi,<br />

yine âfiyet elbisesini giymiş bulunuyorum." diye îzâh etti.<br />

Ömrünü İslâm dîninin emir ve yasaklarını öğrenmek ve öğretmekle geçiren Ebû Abdullah<br />

el-Kureşî hazretleri 1202 (H.599) senesinde Kudüs'te vefât etti. Orada defnedildi. Eski<br />

Kudüs'de olan kabri hâlen sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir. Burada yapılan duâların<br />

kabûl olduğu çok tecrübe edilmiştir.<br />

Ebû Abdullah el-Kureşî'nin sohbetleri ve hâllerini talebeleri Fusûl adlı eserde toplamışlardır.<br />

İHTİYAÇ KADAR<br />

Kendisi şöyle anlatır: "Bir arkadaşımla berâber gemiyle bir yere gidiyorduk. Arkadaşım çok susadı.<br />

Su alacak paramız yoktu. Yalnız bende, kadifeden bir ihram vardı. Onu verip, su satın almak istedik.<br />

Gemidekilerden hiç kimse su satmadı. Arkadaşıma ihrâmı verip; "Bunu geminin kaptanına götür."<br />

dedim. Arkadaşım gitti ve üzüntülü bir hâlde geri geldi. Kaptanın kendisini yanından kovduğunu ve<br />

elindeki su testisini fırlattığını söyledi. O zaman; "Allahü teâlâ bizlerin yardımcısıdır." dedim. Su<br />

kabını alıp, denize daldırıp çıkardım ve arkadaşıma verdim. Allahü teâlânın izniyle deniz suyu tatlı bir<br />

su olmuştu. Arkadaşım kanıncaya kadar içti. Sonra ben içtim. Sonra yanımızda suyu olmayan bir<br />

başkası da içti. İkinci sefer daldırdığımda, Allahü teâlânın ihsânıyla su kabı, un ve et ile dolu çıktı.<br />

Unu ve eti pişirerek yedik. Üçüncü defâ kabı denize daldırdığımda, bildiğimiz tuzlu deniz suyu çıktı.<br />

Anladım ki, bizim ihtiyâcımız tamam olmuştu."<br />

BENİ EBÛ ABDULLAH KUREŞÎ İLE EVLENDİR<br />

Ebû Abdullah el-Kureşî'yi sevenlerden bir kişi bir gün evinden işine giderken, hanımına bir arzusu<br />

olup olmadığını sordu. Hanımı; "Kızına sor." dedi. O zât kızına dönerek; "Ne arzu ediyorsan söyle."<br />

deyince, kızı; "Benim isteğime senin gücün yetmez." dedi. Bunun üzerine o zât kızına; "Allah'ın<br />

izniyle dediğini yapmaya çalışırım, istersen bin altın olsa bile." deyince, kızı; "O hâlde beni Ebû<br />

Abdullah Kureşî ile evlendir." dedi. O zât buna çok şaşırdı. Çünkü, Ebû Abdullah Kureşî cüzzamlı<br />

olduğu için, dış görünüşüne göre hiç bir kadın onunla evlenmeye râzı olmazdı. Bunun üzerine, kızına<br />

söz verdiği için Ebû Abdullah Kureşî'nin yanına gitti ve durumu ona anlattı. Ebû Abdullah Kureşî o<br />

zâta; "Kâdıyı çağır." dedi. Adam kâdıyı çağırdı. Kâdı geldi ve kızla nikâhlarını kıydı. Kızı, Ebû<br />

Abdullah Kureşî'nin yanına girmesi için hazırladılar. Bütün hazırlıklar bitince, herkes evden ayrıldı.<br />

Ebû Abdullah Kureşî ile kız evde yalnız kaldıklarında, Ebû Abdullah Kureşî hamama girdi.<br />

Hamamdan çıktığı zaman, uzun boylu ve yakışıklı bir sûret almıştı. Üzerinde güzel bir elbise vardı.<br />

Değişik bir hâlde gören kız onu tanıyamadı. Kendine yakın olmamasını söyledi. Ebû Abdullah<br />

el-Kureşî; "Benden çekinme, ben yabancı değilim. Nikâhlın Ebû Abdullah el-Kureşî'yim." deyince,<br />

kız; "Sen Kureşî değilsin." dedi. Bunun üzerine Ebû Abdullah el-Kureşî;<br />

"Allah adına yemin ederim ki, ben Kureşî'yim." deyince, kız inandı ve;"Bu ne hâldir?" diye sordu.<br />

Ebû Abdullah Kureşî, "Bundan sonra, seninle olduğum zaman böyle kalacağım. Ama başkaları ile<br />

berâber olunca, öbür şeklimle, yâni cüzzamlı olacağım. Fakat bu durumu, ben ölünceye kadar<br />

kimseye söyleme." dedi. Bunun üzerine gelin hanım;"Kimseye söylemeyeceğime söz veriyorum.<br />

İstersen benim yanımda dururken de cüzzamlı olarak kalabilirsin." dedi. Ebû Abdullah Kureşî, onun<br />

kendisiyle dış görünüşü için değil de, ilmi ve takvâsı için evlendiğini anlayarak; "Allahü teâlâ sana<br />

bolca hayırlar ihsân etsin." diye duâ etti. Hanımı bu durumu, Ebû Abdullah Kureşî hazretleri ölünceye<br />

kadar kimseye anlatmadı.<br />

ELLİ ALTINIM VAR<br />

Annesinden kendisine bir ev mîrâs kalmıştı. Bu evi elli altına sattı. Altınları bir keseye koyup beline

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!