22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Allahü teâlânın velî kullarını hakîr görmek, kötü işleri yapmaya bir vesîledir.<br />

"Her kim Allahü teâlânın ârif bir kulunu veya bir velîsini üzerse, onun kalbi<br />

mühürlenir. Onları üzmeye devâm eden, îtikâdı bozulmadıkça ölmez."<br />

Allahü teâlâya kulluk vazîfelerini ihmâl etmemek ve O'na tevekkül etmek husûsunda da<br />

buyurdu ki:<br />

"Allahü teâlâya kullukta edepten ayrılma! O'na karşı haddini aşma! Seni isterse kendisine<br />

ulaştırır."<br />

"Allahü teâlâya kavuşturan doğru yoldan ayrılmayınız. Çünkü O'na bu yoldan başka bir yolla<br />

kavuşulamaz."<br />

Fıkıh âlimi Ebû Tâhir şöyle anlatır: "Bir gün Kudüs'te bir medresenin önünden geçtim. Fıkıh<br />

âlimleri medresenin kapısında, üzerlerinde süslü elbiseler olduğu hâlde toplanmışlardı.<br />

Oradan geçip Ebû Abdullah el-Kureşî hazretlerinin yanına döndüm. Geceyi orada geçirdim.<br />

Ertesi gün Ebû Abdullah Kureşî bana; "O medreseye git. Orada hoca ol!" dedi. Bu, büyük ve<br />

olması imkânsız bir işti. Oraya gidince, kapıcıların beni içeri almayacaklarını zannettim.<br />

Fakat hiçbiri, içeri girmeme mâni olmadı. İçeri girdim. Müderrisin bir yere oturduğunu ve<br />

etrâfında birçok zâtın dâire hâlinde ders halkası teşkil ettiklerini gördüm. Ben de onların<br />

arasına katılmak istedim. Beni hakîr görerek yer açmadılar. Bunun üzerine arkalarına<br />

oturdum. Sonra medreseye bir zât geldi. Müderris onu görünce, yüzünün rengi değişti ve ona<br />

doğru giderek karşıladı. Oradakiler de peşi sıra gittiler. Ben, orada birisine gelenin kim<br />

olduğunu sordum. Ondan, münâkaşa ve münâzarası çok kuvvetli biri olduğunu, o gelince<br />

kimsenin ona cevap yetiştiremediğini, herkesin ondan korkup çekindiğini öğrendim. O kişi<br />

baş köşeye oturup konuşmaya başlayınca, bende birşeyler olduğunu hissettim ve sorularına<br />

cevap vermeye başladım. Neticede, söyleyecek bir şeyi kalmadı. Oradakiler ve müderris,<br />

benim böyle ona hiç zorlanmadan cevap vermeme çok şaşırdılar. Sırf bu yüzden hürmet ve<br />

saygı göstermeye başladılar. Münâzara eden o zât, müderrise dönerek benim kim olduğumu<br />

sordu. Müderris bilmediğini söyleyince; "Medreseler bu gibiler için inşâ edilmiştir." dedi.<br />

Müderris buna çok sevindi ve yanıma gelerek benim kim olduğumu sordu. Ben de<br />

söyleyince; "Sizi bu medreseye hoca kabûl ettik." dedi. Ben, Ebû Abdullah el-Kureşî'nin<br />

yanına gitmek üzere kalkınca, hepsi kalkarak bana; "Bizim âdetimiz medresemize hoca kabul<br />

ettiğimiz kişiyi, evine kadar uğurlarız." dediler. Medreseden çıkınca, büyük bir kalabalık<br />

arkamdan yürümeye başladı. Gelmemelerini söyleyince geri döndüler. Ebû Abdullah<br />

Kureşî'nin huzûruna varınca; "Ey Tâhir! Niye onların gelmelerine mâni oldun? Âdetlerini<br />

yerine getirselerdi." buyurunca; "Efendim, zâtı âlinizin hatırını düşünerek onlara mâni<br />

oldum." dedim. Bu olanlar onun kerâmetiydi. Ebû Abdullah Kureşî'nin vefâtına kadar o<br />

medresede hocalık yaptım."<br />

Hanımı şöyle anlatır: "Bir gün onun yanından çıkmıştım. Odada yalnız idi. Sonra bulunduğu<br />

odadan bâzı sesler işittim. Birisiyle konuşuyordu. Konuşmaları bitinceye kadar bekledim.<br />

Sonra odaya girerek kiminle konuştuğunu sorduğumda; "O Hızır aleyhisselâm idi. Bana uzak<br />

bir yerden meyve getirmiş. Onu yememi istedi ve şifâ olacağını söyledi. Ben de, bu hâlimle<br />

daha iyi olduğumu belirterek ona teşekkür ettim ve o meyveye ihtiyâcım olmadığını<br />

söyledim." buyurdu."<br />

Ebû Abdullah Kureşî oturduğu şehrin vâlisi ile bir yerde yemek yerken, vâli yemekten elini<br />

çekti. Ebû Abdullah; "Eğer elinizi çekmeniz, benim şu yaralı elim sebebi ile ise mesele yok."<br />

buyurdu ve eli gümüş gibi parlayan bir el oldu. Onda hiç bir hastalık kalmadı.<br />

Ebû Abdullah el-Kureşî hazretleri duâsı makbul bir zât idi. Mısır'da bulunduğu sırada büyük<br />

bir kıtlık olmuştu. Rüyâsında ona; "Bu hususta sizin hiçbirinizin duâsı kabûl olmaz." denildi.<br />

Bunun üzerine Mısır'dan ayrılıp Kudüs'e gitti. Filistin'deki Halîlürrahmân denilen yerdeki<br />

İbrâhim aleyhisselâmın makamını ziyâret etti. Ziyâret sırasında İbrâhim aleyhisselâmın

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!