22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

3) Vefeyât-ül-A'yân; c.2, s.124<br />

4) Nefehât-ül-Üns; s.163<br />

5) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.3, s.131<br />

EBÛ ABDULLAH EL-KUREŞÎ;<br />

On ikinci yüzyılda Endülüs, Mısır ve Filistin taraflarında yaşamış olan büyük velîlerden. İsmi<br />

Muhammed bin Ahmed bin İbrâhim'dir. Hazret-i Hasan'ın soyundan olup, Kureşî ve Hâşimî<br />

nisbeleriyle bilinir. Ebû Abdullah künyesiyle meşhûr olmuştur. 1150 (H.544) senesinde<br />

Endülüs'te doğdu. 1202 (H.599) senesinde Kudüs'te vefât etti. Kabri orada olup ziyâret<br />

yeridir.<br />

Endülüs'te dünyâya gelen Ebû Abdullah el-Kureşî, küçük yaşından îtibâren ilim tahsîline<br />

başladı. Memleketinin âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri tahsîl etti ve velîlerin sohbetlerinde<br />

bulunup tasavvuf yolunda ilerledi. Hem zâhirî hem de mânevî ilimlerde yükseldi. Fıkıh,<br />

tefsîr, hadîs gibi ilimlerde yüksek âlim, tasavvuf yolunda ise, üstün bir velî oldu.<br />

Büyük velî Ebû Yezid el-Kurtubî'den feyz aldı ve uzun müddet hizmet ve sohbetinde<br />

bulundu. Hocası Ebû Yezîd el-Kurtubî'den tasavvuf yoluna girişini sordu. O da buyurdu ki:<br />

"Beni bu yola sevk eden şu hâdisedir: "Ticâretle meşgûl oluyordum ve benim ıtır ve koku<br />

sattığım bir attar dükkanım vardı. Bu dükkânda kıymetli ve pahalı şeyler satıyordum.<br />

Giydiğim elbiselerim de kıymetliydi. Bir gün sabah namazını kılmak için câmiye girmiştim.<br />

Namazı bitirir bitirmez büyük bir halka hâlinde insanların toplanmaya başladıklarını ve bir<br />

şeyler okuyup anlattıklarını gördüm. Bir kenara çekilip dinlemeye başladım. Topluluktan biri<br />

bir kitaptan sâlihlerin hal ve menkıbelerini okuyordu.<br />

Kendi kendime yanımdaki kimsenin işitebileceği kadar hafif bir sesle; "Sübhânallah, bu<br />

kitaba şu hikâyeleri de almışlar. Hayret edilecek şey doğrusu." dedim. Yanımda bulunan bir<br />

kimse; "Ya bu kitapta neler anlatılmasını beklerdin?" dedi. Ben; "Bu anlatılan şeyler yalan<br />

veya çok abartılmış sözlere benziyor. Adam bir sene müddetle su içmiyor, fakat yaşıyor."<br />

dedim. O kimse; "Bu anlatılanları inkâr etme. Çünkü ben buradaki insanlar arasında sâlih ve<br />

velî kimseler görüyorum." dedi. Bu sırada halkada oturan zayıf, elbisesi yıpranmış bir kimse<br />

başını kaldırıp bana baktı ve; "Sâlih kimseler hakkında böyle konuşmaktan sıkılmıyor<br />

musun" dedi. Ben; "Nerede o senin dediğin sâlih kimseler?" dedim.<br />

Bu konuşmalardan sonra oradan ayrılıp şaşkın bir hâlde dükkanıma geldim. Öğleye yakın,<br />

dükkanda her zaman olduğu gibi oturuyor, alış-verişe devâm ediyordum. Bakınca câmide<br />

gördüğüm o kimsenin dükkanın önünden geçtiğini gördüm. Beni görmeden geçti. Az sonra<br />

geri dönüp geldi. Beni arıyordu. Selâm verdi, selâmına cevap verdim. Bana; "Senin ismin<br />

nedir?" diye sordu. Ben de; "Abdurrahmân'dır." dedim. "Beni tanıyor musun?" diye sordu;<br />

"Evet tanıyorum. Sen câmide konuştuğum kimsesin." dedim. Bana; "Sâlih kişiler hakkında<br />

hâlâ aynı düşünce ve inanışa sâhip misin? Yoksa tövbe ettin mi?" dedi. Ben ona; "Benim<br />

inanışımda tövbe edilecek bir yer yoktur." dedim. O kimse dükkanın masasına dayandı ve<br />

bana;<br />

"Ey Ebû Yezîd! Sâlih kimseler hakkında ne diyorsun?" dedi. Ona; "Nerede senin dediğin<br />

sâlih kimseler?" dedim. O da; "Çarşıda yürüyorlar. Eğer onlardan birisi, şöyle şöyle söylese"<br />

derken dükkanın boşluğundaki taşa işâret etti. Onun işâreti ile dükkan sarsılmaya başladı.<br />

Dükkanın depo kısmının duvarında iki yarık meydana geldi. Hayretle o yarıklara bakıp;<br />

"İnsanların böyle yapabilmek gücü var mıdır?" dedim. O kimse; "Bu gördüklerin,Allahü<br />

teâlânın sâlih ve velî kullarına verdiği kerâmetler yanında nedir ki." dedi. "Bundan daha<br />

büyük hâller de mi var?" dedim. O kimse; "Eğer o kimseler senin bu dükkanın tamâmen<br />

sarsılmasını dileseler, bu dükkanın içinde cam ve kap cinsi bir şey kalmazdı." dedi. O

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!