22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

tanımadığını söyleyince, Hızır aleyhisselâm; "Onu, Edebâlî hazretlerinin yanında bulacaksın.<br />

Şeyhe bu mevzuda bir rüyâsını nakledecektir." buyurdu.<br />

Kumral Ebdal, Hızır aleyhisselâmdan ayrılınca, içini bir ateş ve özlem sardı. Büyük doğuşun<br />

müjdesini içinde hissediyordu. Doğruca şeyhi Edebâlî hazretlerinin huzuruna varmak üzere<br />

yola çıktı.<br />

Bu sırada Osman Gâzi Şeyh Edebâlî'nin Bilecik'teki zâviyesinde misâfir bulunuyordu.<br />

Osman Gâzi o gece bir rüyâ gördü. Rüyâsında, Edebâlî hazretlerinin koltuğu altından çıkan<br />

bir nûr, gelip Osman Beyin koltuk altına girdi. O nûrun girmesiyle, Osman Beyin karnından<br />

bir ağaç peyda oldu. Birden dallanıp budaklandı. Dalları çok yükseklere ulaştı. Altındaki nice<br />

dağlar ve nehirleri gölgeledi. Onun gölgesindeki dağ ve nehirlerden birçok insan gelip<br />

istifâde etmeye başladı, Osman Bey uyandı. Hemen abdest alıp şeyhinin huzûruna vardı.<br />

Baktı ki şeyhi birkaç derviş ile sohbet etmekte. Bunlardan biri de Ebdal Kumral'dı.<br />

Ebdal Kumral Osman Gâzinin rüyâsını dinlerken heyecandan kalbinin duracak gibi olduğunu<br />

hissetti. İşte Hızır aleyhisselâmın bahsettiği genç. İşte muazzam İslâm devletini kuracak genç<br />

mîmâr. Bu sıradaOsman Gâzinin rüyâsını dinleyen Şeyh Edebâlî tebessüm edip, ruhları<br />

okşayan tatlı bir sesle şöyle tâbir etti:<br />

"Ey Osman! Sana müjdeler olsun. Sana ve senin evlâdına Hak teâlâ saltanat verdi. Ve dünyâ<br />

âlem, evlâdının saltanat güneşi altında ola. Ve hem kızım Mal Hâtun sana helâl oldu."<br />

İşte şeyhi ile Hızır aleyhisselâmın söyledikleri de birbirini doğruladı. Ebdal Kumral hazretleri<br />

artık daha fazla dayanamayıp şeyhi ile mürid arasına girdi. Osman Gâziye Hızır<br />

aleyhisselâmın müjdesini de söyledikten sonra; "Ey Osman! Sana pâdişâhlık verildi. Bize<br />

şükrâne ne verirsin?" diye sordu. Osman Gâzi ise;<br />

"Ne vakit pâdişâh olursam sana bir şar, şehir vereyim." dedi. Ancak Ebdal Kumral'ın gözü<br />

öyle yükseklerde olmadığından; "Bize şu köyceğiz yeter. Şehirden vazgeçtik." dedi. Osman<br />

Gâzi kabûl etti. Ama Ebdal Kumral, ileride bu vaadi Osman Gâzinin çocuklarına karşı ispat<br />

etmek için yazılı bir belge istiyordu. Bu maksatla;"Öyleyse bize bir kâğıt ver." dedi. Osman<br />

Gâzi ise; "Kâğıt yerine işte bir kılıcım var. Babamdan ve dedemden kalmıştır. Onunla birlikte<br />

bir de maşrapa vereyim. Birlikte senin elinde olsunlar. Neslin bu nişanı saklasın. Eğer Hak<br />

teâlâ beni pâdişâhlığa eriştirirse benim neslim dahi bu alâmeti görüp kabûl etsinler, köyünü<br />

almasınlar." deyip verdi.<br />

BöyleceOsman Gâzinin kılıcı Ebdal Kumral ve onun nesli eline geçti. Ancak Kumral Ebdal<br />

hazretleri Osman Gâzinin tahta çıktığını göremedi. 1288'de Osman Gâzi, babası Ertuğrul<br />

Gâzinin yerine baş seçildiğinde o vefât etmişti. Osman Gâzi ise bu mücâhid şeyh hazretlerini<br />

unutmadı. Ona Ermeni Derbendinde güzel bir zâviye yaptırdı. Birçok köy ve tarlalar vakfetti.<br />

Çünkü o, günün birinde rüyâsı her anlamıyla gerçekleşir ve Osmanlı Devleti cihânı kaplayan<br />

bir devlet olursa, bunda îmânlı kılıç sâhipleri kadar, îmân sâhibi dervişlerin de payı olacağına<br />

yürekten inanıyordu.<br />

Bu arada her Osmanlı pâdişâhı, Ebdal Kumral neslinden gelen dervişler elinde o kılıcı<br />

görünce pekçok ihsânlar ettiler ve o kılıcın kınını yenilediler.<br />

1) Âşıkpaşazâde Târihi; s. 12-13<br />

2) Hammer, Osmanlı Devleti Târihi; c.1, s.68<br />

EBDAL MURÂD;<br />

Bursa velîlerinden. İsmi Murâd olup Horasan'da doğdu. Bursa'nın fethinden önce Buhârâ'dan<br />

Bursa'ya gelen hak âşığı adı verilen kırk abdaldan biridir. Doğum ve vefât târihi kesin

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!