22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

müderris oldu. 1596'da müderrislikten ayrıldı. Bir müddet Diyarbakır'da mal müfettişliği<br />

yaptıktan sonra tasavvufa yöneldi. Azîz Mahmûd Hüdâyî hazretlerinin talebeleri arasına<br />

girdi. Kısa müddet içinde mânevî kemâlâta, yüksek olgunluklara kavuştu ve hocasından<br />

hilâfet aldı. İzmir'e gidip on iki sene insanlara İslâmiyeti anlattı. Daha sonra Edirne'ye gidip<br />

yerleşti. On beş sene boyunca, Edirne'de yaptırdığı câmide vâz verip medresede de talebe<br />

yetiştirdi. 1623 yılında vefât etti. Medresesinde bulunan zâviyesine defnedildi.<br />

Dizdarzâde-Celvetî ve Saçlı İbrâhim Efendi Zâviyesi gibi isimlerle bilinen yerinde iken<br />

vakıflar tarafından satılması sebebiyle bugün binalar yükselmiştir. Hayır sahibi bir kişi<br />

tarafından iki taş ile belli edilen kabri, Sarıcapaşa (Kilerci Yakup, Hızırağa) Mahallesi, Eski<br />

Tophâne, Yeni Kayık Caddesinde Tophâne bayırını çıkarken solda, yarısı gömülmüş târihi<br />

çeşmenin yanındadır.<br />

DURSUN FAKİH (Tursun Fakih);<br />

Tefsîr, hadîs ve fıkıh âlimi. Şeyh Edebâlî hazretlerinin dâmâdı. Osmanlı Devletinin kurucusu<br />

Osman Beyin bacanağıdır. Doğum târihi bilinmemektedir. Sultan Orhan devrinde vefât etti.<br />

Aslen Karamanlı olup, hocası Edebâlî hazretlerinin hemşehrisidir. Çeşitli ilimleri,<br />

Edebâlî'den tahsîl edip, tefsîr, hadîs ve fıkıh bilgilerinde âlim, tasavvufta yüksek derecelere<br />

sâhib oldu. Kalbi, kötülüklerin pisliklerinden temizlendi. Dünyâlık olan şeylerden<br />

uzaklaşmakta ve takvâda, güzel ahlâkta, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymakta,<br />

insanlara doğru yolu göstermekte çok ileri idi.<br />

Bu sırada Anadolu Selçuklu Devleti Sultanının, İlhanlı Gâzan Han tarafından İran'a<br />

götürülmesi üzerine devlet parçalandı. Her önüne gelen bey, herkes sığınacak yer arar oldu.<br />

Haber Osman Beyin meclisine ulaştı. Mecliste hazır bulunan Osman Beye, hatîb ve vâiz<br />

Dursun Fakîh şu teklifi yaptı: "Beyim! Cenâb-ı Hak size, sığınacak yer arayan müslümanları<br />

bir araya toplayıp idâre etmek basîretini ve gücünü ihsân etmiştir. Allahü teâlânın inâyeti,<br />

duâ ordusunun himmet ve bereketi, gazâ ordusunun kuvvet ve kudretleriyle çevrenizdeki<br />

tekfurları dize getirip, birçoklarının topraklarını mülkünüze dâhil ettiniz. Şimdi sıra Anadolu<br />

topraklarını ehil olmayanların elinden kurtarıp, ahâlisini huzûra kavuşturmaya gelmiştir.<br />

Müsâade buyurun da, adınıza hutbe okuyup, sizi sultan îlân edelim." dedi. Sultan düşünüp,<br />

istişâre etti. Dursun Fakîh'e hak verdi. O gün Dursun Fakîh, Osman Gâzi adına hutbe okuyup,<br />

beyinin sultanlığını îlân etti.<br />

Dursun Fakîh bundan sonra Osman Gâzinin cihâd hareketine iştirak etti. O hem elinde kılıcı<br />

ile gazâlara katılıyor hem de namaz vakitlerinde gâzilere namaz kıldırıyordu. Ayrıca<br />

gâzilerin dînî meselelerdeki suâllerini de Dursun Fakîh çözüyordu. Bu husûsiyetleri ile onun<br />

Osmanlı Devletinin resmî olmamakla berâber ilk kâdıaskeri hüviyetini taşıdığı<br />

anlaşılmaktadır.<br />

Dursun Fakîh, okuduğu hutbelerde vâz ve nasîhatlarında gâzilerin gazâ şevkini artırıcı sözler<br />

söylerdi. Resûlullah efendimizin ve O'nun mübârek Eshâbının güzel ahlâk ve örnek<br />

yaşayışını anlatırdı. Bu mübârek âlimin sözleri ve duâları bereketi ile Osman Gâzinin seçme<br />

yiğitleri, Allahü teâlânın dînini yaymaya, insanlara merhametli davranıp zarar vermemeye<br />

çok gayret ettiler. Herkese iyilik edip, hayırlı amel işlediler. Nefslerini terbiye edip, ebedî<br />

saâdete kavuşmak için gayret gösterdiler.<br />

Osman Gâzi 1302'de memleketi beş idârî bölgeye ayırıp, Bilecik'in idâresini Şeyh Edebâlî<br />

hazretlerine bıraktı. Dursun Fakîh bundan sonra hocası Şeyh Edebâlî'nin yanında kalıp onun<br />

yerine tefsîr okuttu ve fetvâ işlerini yürüttü. Edebâlî hazretlerinin vefâtından (1326) sonra<br />

onun zâviyesinde şeyhlik makâmına oturdu. 1330'da İznik, Orhan Gâzi tarafından alındıktan<br />

sonra Bilecik kâdısı olan Çandarlı Kara Halil, İznik kâdılığına getirildi. Bu târihten îtibâren<br />

Dursun Fakîh'e de Bilecik kâdılığı vazîfesi verildi. Dursun Fakîh'in bu görevde iken vefât<br />

ettiği tahmin olunmaktadır. Kabri Bilecik'teki hocası Şeyh Edebâlî türbesi içindedir. Şeyh

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!