22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Dırâr bin Mürre'nin rivâyet ettiği hadîs-i şerîfler, İmâm-ı Buhârî'nin Edeb-ül-Müfred adlı<br />

eserinde, Sahîh-i Müslim'de, Sünen-i Tirmizî'de, Sünen-i Nesâî'de yer almıştır. Yahyâ<br />

Kettan, Ebû Hatîm, Nesâî, İclî ve diğer birçok âlim onun sika, güvenilir, sağlam bir râvi<br />

olduğunu söylemişlerdir.<br />

Dırâr bin Mürre, Cumâ günleri Muhammed bin Sûka ile bir araya gelince, Allah korkusu ile<br />

ağlarlardı. Dırâr bin Mürre talebelerine; "Yanıma teker teker gelin, toplu hâlde gelmeyin.<br />

Çünkü toplu geldiğinizde vaktinizi aranızda şuradan buradan konuşmakla geçirirsiniz. Fakat<br />

yalnız geldiğinizde, ya dersinizle meşgul olursunuz, yâhut Allahü teâlâyı anarsınız. Bunlar<br />

sizin için daha hayırlıdır." buyururdu.<br />

Dırâr bin Mürre, çarşıdan bir şeyler alınca onu kendisi taşırdı. Onu sevenler; "Ver biz<br />

taşıyalım." dediklerinde kabul etmez, böyle eşyâsını gücü kuvveti yerinde olduğu hâlde<br />

kendisi taşımayıp, başkasına taşıtmayı kibirlilik olarak görür, kibirlileri sevmediğini söylerdi.<br />

Dırâr bin Mürre buyururdu ki:<br />

"Hayırlı kimse, âilesine, çoluk-çocuğuna faydalı olan kimsedir."<br />

"Gıybet etmek, annesi ile yetmiş kere zinâ etmekten daha kötüdür."<br />

"Şeytan şöyle demiştir: Âdemoğluna üç şeyi yaptırdığımda maksadıma, murâdıma kavuşmuş<br />

olurum, istediğimi yaptırırım. Birincisi, günahlarını unuttuğu zaman, ikincisi amelini çok<br />

gördüğü zaman, üçüncüsü kendi görünüşünü beğendi zaman."<br />

1) Hilyet-ül-Evliyâ; c.5, s.91<br />

2) El-Kâşif; c.2, s.37<br />

3) Tehzîb-üt-Tehzîb; c.4, s.457<br />

4) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.2, s.259<br />

DİMİTROFÇALI MUSLİHUDDÎN EFENDİ;<br />

Rumeli evliyâsının büyüklerinden. Sınır boylarında yetişerek, Rumeli'de İslâmiyetin<br />

yayılması için gayret gösteren gâzî dervişlerdendir. Doğum târihi ve yeri bilinmemektedir.<br />

1575 (H.982) senesinde Dimitrofça'da vefât edip, orada defnedildi.<br />

Muslihuddîn Efendi, ilim tahsîlinden sonra, memleketinde sanat ile meşgûl oldu. İnsanlara<br />

bildiklerini öğretir, yanlışlıkları düzeltir, garib ve kimsesizlere yardımda bulunur, herkese<br />

iyilik ederdi. Soğuk bir kış gününde, çoluk-çocuğunun maîşetini temin ettiği dükkânında<br />

çalışırken, bir kadın ve iki çocuğunun yoldan geçtiğini gördü. Çocukların hâline çok acıdı.<br />

Garîblerin üşüdükleri, yürüyüşlerinden belli oluyordu. Hemen peşlerinden koşup:<br />

"Bre kadın, bu garibleri bu kış gününde sokağa döküp de nereye gidiyorsun?" dedi. Çâresiz<br />

kadın, iki gözü iki çeşme ağlayarak; "Bu garîblerin babaları vefât etti. Yakınımızda bulunan<br />

bir zâlim de, eline geçirdiği sahte hüccetle (senetle), yetimlere babalarından mîrâs kalan<br />

çiftliği elde etmek istedi. Bu kış günü bizi tâciz ediyor." dedi. Kadıncağız bunları anlatırken,<br />

hasmı da geldi. Muslihuddîn Efendi, adama çıkışıp; "Behey adam, bu garîbleri niçin<br />

incitirsin? Senin gibiler bunlara yardım edecek yerde, bu fakirleri incitirse, kimden merhamet<br />

beklenir?" dedi. O adam da, kendisini savundu. Muslihuddîn Efendi, onları kâdıya götürdü.<br />

"Resûlullah efendimizin hürmetine bu kadıncağızın işlerini hallediverin." dedi. Deliller,<br />

senetler karşılaştırıldı. Adamın yalan söylediği anlaşıldı. Elindeki hüccet, senet alınıp yırtıldı.<br />

Yetimler için yeniden hüccet yazıldı. Muslihuddîn Efendi, yetimlerin ihtiyaçlarını görüp<br />

köylerine gönderdi. Kadın ve çocuklar, yana yakıla duâ ettiler. O gece Muslihuddîn Efendi<br />

rüyâsında Resûlullah efendimizi görmekle şereflenip, hazret-i Ali'nin terbiyesi ile müşerref

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!