22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

anlattılar. O da; "Eğer vâli onları hapisten çıkarmazsa yakalanacağı hastalıktan kurtulamaz."<br />

diyerek gelenleri teselli etti. O sırada vâli çeşitli yerlerinden rahatsızlandı. Doktorlara gidip<br />

ilaç kullandıkça hastalığı daha da arttı. Vâlinin hanımı, Destîne Hâtunu sever ve ona hürmet<br />

gösterirdi. Kocasının rahatsızlığına çâre bulunamayınca, Destîne Hâtundan duâ istemeye<br />

gitti. Destîne Hâtun; "Sevdiklerimiz hapisten ve ayakları zincirden kurtulmadıkça murâd<br />

hâsıl olmaz." dedi. Vâlinin hanımı bunları işitince kocasının hastalık sebebini ve o kadar<br />

tedâvî görmesine rağmen niçin iyileşmediğini anladı. Durumu kocasına bildirince, derhal<br />

hapsettiği o şahısları serbest bıraktı. O anda iyileşti ve yaptığına pişmân oldu. Allahü teâlânın<br />

lütfu ile hastalıktan kurtulmasının şükrânesi olarak dergâhta bulunanlara ikrâmda bulundu.<br />

Destîne Hâtun, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretlerinin türbesi yakınlarında dar ve karanlık<br />

bir odada yaşardı. Gündüzleri oruç tutar, vakitlerini Allahü teâlâyı anmakla geçirirdi. Allah<br />

korkusu ile göz yaşları dökerdi. Onun bu hallerini görüp, gönülleri râzı olmayan sâlihâ<br />

hanımlar; "Kendinize çok eziyet ediyorsunuz. Birazcık bedeninizin rahatını düşünseniz<br />

olmaz mı?" dediklerinde, onlara; "Bunlarsız olmaz. Binicinin serkeş, dikbaşlı, itâatsız ata<br />

yumuşaklık yapması onun serkeşliğini arttırır." diye cevap verirdi.<br />

Destîne Hâtun'un bedeni zayıf idi. Bir kerre yanına gelenler bir tek post üzerine oturduğunu<br />

ve üzerinde eski bir elbise olduğunu gördüler. "Bedeninizi rahat tutacak birkaç elbise ile<br />

birkaç yaygı alsak." dediklerinde; "Biz postu, Allahü teâlânın yolunda ayağımızın altına<br />

koyduk. Üstelik bu, Allah yolunda kurban olan koyunun postudur. O binlerce güzel elbiseden<br />

daha iyidir." buyurarak dervişlerin post üzerine oturmalarının sırrını da beyân etmişlerdir.<br />

Küçük Muhammed Efendinin annesi vefât edince, Destîne Hâtun onu yanına alarak, bizzat<br />

terbiyesi ile meşgul oldu ve yetiştirdi. Maddî ve mânevî her şeyini ona teslim etti. Dergâh<br />

işlerini ona bırakıp, kendisi bütün dünyevî alâka ve düşüncelerden sıyrılıp, odasında ömrünün<br />

sonuna kadar uzlet ve yalnızlık hâlinde kaldı. Seksen senelik ömrünü hep Allahü teâlâ ile<br />

berâber bulunarak, âhireti düşünüp hazırlık yaparak geçirdi. Bu halde iken vefât etti.<br />

1) Sefîne-i Nefîse-i Mevleviyân; c.1, s.246<br />

DEVECİ SULTAN<br />

Hangi devirde yaşadığı bilinmeyen Deveci Sultan'ın kabri Kastamonu Deveciler<br />

Mahallesinde, Deveciler Câmiinin yanındadır. Asıl isminin Yûsuf Horasânî olduğu<br />

sanılmaktadır. Türbede on bir tane daha kabir vardır.<br />

DEYNEKLİ BABA<br />

On ikinci yüzyılda Anadolu'nun fethi için bölgeye gelip şehîd olan gâzi dervişlerden olduğu<br />

sanılmaktadır. Türbesi Denizli'nin Babadağ ilçesinin Demirli Köyü mezarlığı kenarındadır.<br />

Bölge halkı tarafından ziyâret edilmektedir.<br />

DIRÂR BİN MÜRRE;<br />

Evliyânın büyüklerinden ve hadîs âlimi. Künyesi Ebû Sinan eş-Şeybânî'dir. Doğum târihi ve<br />

yeri belli değildir. 749 (H.132) senesinde vefât etti. Dırâr bin Mürre, zamânının âlimlerinden<br />

ilim öğrendi ve hadîs-i şerîf nakletti. Bu âlimlerden bâzıları şunlardır:<br />

Ebû Sâlih es-Semân, Saîd bin Cübeyr, Kuz'a bin Yahyâ, Muharib bin Desâr, Abdullah bin<br />

Hâris Zübeydî, Abdullah bin Hüzeyl, Ebû Sâlih el-Hanefî ve diğerleri. Kendisinden ise, Şu'be<br />

bin Haccâc, Şureyk, Süfyân-ı Sevrî, Süfyân bin Uyeyne ve Abdülazîz bin Müslim,<br />

Muhammed bin Fudayl ilim öğrendiler.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!