22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Fâtih Sultan Mehmed Han, saygı ve muhabbet dolu nazarlarla ona bakmaya başladı.<br />

Kerâmet göstermekten kaçındığı halde, kerâmetinin ortaya çıktığını gören Sakabaşı Ali<br />

Efendi, sırtındaki kırbayı hızlıca yere bıraktı. Başta pâdişâh olmak üzere bütün vezirlerin ve<br />

âlimlerin hayret dolu bakışları arasında kırbanın düşüp parçalandığı yerde bir su kaynağı<br />

ortaya çıktı. Şırıl şırıl akan bu pınardan ordunun su ihtiyâcı giderildi. Bu hâdise üzerine<br />

Fâtih, Sakabaşı Ali Efendiye Deryâ Ali Baba ismini verdi.<br />

Olanlardan son derece memnun olan Fâtih Sultan Mehmed Han, yüksek bir velî olduğunu<br />

anladığı Deryâ Ali Baba'ya; "Ne murâd edersin ey Deryâ Ali! İste ki verelim." dedi.<br />

Deryâ Ali Baba'nın bu dünyâ ile ne alâkası olabilirdi. O, gönlünü yüce Rabbine bağlamış,<br />

Hakk'ın zikriyle ömrünü geçirmekteydi. O, görünen deryâlarda değil, ilâhî aşk deryâsında<br />

gark olmuştu.<br />

Fâtih Sultan Mehmed Han, fetihten sonra büyük bir velî olan Sakabaşı Deryâ Ali Dede'yi<br />

unutmadı. Ona şimdi Kazlıçeşme'nin kurulu bulunduğu yerde geniş bir arâzi tahsis etti. Uzun<br />

yıllar burada yerleşen, İslâm dînine ve müslümanlara hizmet etmeyi tek gâye edinen Deryâ<br />

Ali Baba, Fâtih Sultan Mehmed Hanın saygı ve muhabbet duyduğu kimselerden oldu. Zaman<br />

zaman ziyâret eden Fâtih Sultan Mehmed Han ona ve sevenlerine iltifât ve ihsânlarda<br />

bulundu.<br />

Uzun yıllar civârın en sevilen kişisi olarak yaşayan Deryâ Ali Baba; kendisine tahsis edilen<br />

arâziyi sağlığında vakfetti. Yakınlarına da; "Bunlardan fakir fukara sebeplensin." diye<br />

vasiyette bulunduktan sonra vefât etti. Bugünkü Kazlıçeşme otobüs durağının yanındaki<br />

türbeye defnedildi. Türbesi, sevenleri ve çarşı esnafı tarafından ziyâret edilmektedir.<br />

1) İstanbul Evliyâları; s.163<br />

2) İstanbul ve Anadolu Evliyâları; c.2, s.103<br />

DESTÎNE HÂTUN;<br />

Konya'da yetişen evliyâ hanımlardan. Mevleviye tarîkatının büyüklerinden. On yedinci<br />

yüzyılda yaşadı. Babası, Mevleviye tarîkatının ileri gelenlerinden Şeyh Muhammed'dir.<br />

Doğmadan önce annesi rüyâsında Şeyh Dîvânî'nin kendisine süslü bir bilezik taktığını, ayrıca<br />

bir bilezik daha verip; "Bu da doğacak kızınızın." dediklerini gördü. Rüyâsını ertesi gün<br />

beyine anlatınca, doğacak çocuğun kız olacağına, ona Destîne ismi konmasına işâret vardır,<br />

diye yorumladı. Doğum târihi belli değildir.<br />

Destîne Hâtun küçük yaştan îtibâren ibâdet etmek, Allahü teâlânın beğendiği işleri yapmak,<br />

nefsinin istediği şeyleri yapmamakta çok gayretli olup, dünyâ süsüne ve lezzetlerine kıymet<br />

vermezdi. Babasından; tefsîr, hadîs ve medreselerde okutulan bütün ilimleri öğrendi ve<br />

Mesnevî'yi incelikleri ile okudu. Zamânının büyük bir kısmını, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî<br />

hazretlerinin türbesinde sâlihâ hanımlar için yapılan kafeste ibâdet, zikir ve murâkabe ile<br />

geçirirdi. Babasının vefâtından sonra dergâhı idâre etmek kendisine kaldı. Fakat Mesnevî<br />

okutmak ve ders vermeye babasının yetişmiş talebelerinden birisini tâyin etti. Herhangi bir<br />

müşkil ortaya çıktığında ve bir husus hakkında görüşü alınmak istendiğinde, yazılı olarak<br />

kendisine arz edilir, o da cevap gönderirdi.<br />

Karahisar Mevlevî Dergâhına âit vakıflar vardı ve dergâha mensup kimseler tarafından<br />

işletiliyordu. Devlet, Mevlevîleri bâzı yükümlülüklerden muaf tutmuştu. O sırada Karahisar<br />

sancağı vâlisi bâzı kötü kimselerin teşviki ile devletin Mevlevîlere tanıdığı muâfiyet hakkına<br />

riâyet etmeyip, sırf onların mallarını müsâdere etmek için iftirâ ile zengin olanları yakalatıp<br />

hapsettirerek, mallarına el koydu. Bunların çoluk-çocuğu gelip durumlarını Destîne Hâtuna

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!