22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

DEMİRTAŞ MUHAMMEDÎ;<br />

Mısır'da yetişen büyük velîlerden. Demirtaş Muhammedî diye tanınır. Tasavvufta,<br />

Halvetiyye yolunun ileri gelenlerindendir. Evliyânın büyüklerinden olan Ömer Rûşenî<br />

hazretlerinin talebelerinden ve İmâm-ı Şa'rânî hazretlerinin de hocalarındandır. Doğum târihi,<br />

doğum yeri ve hâl tercümesi hakkında kaynaklarda fazla bilgi bulunamayan Demirtaş<br />

Muhammedî Mısır'da Hüseyniyye beldesinde 1522 (H.929) senesinde vefât etti.Kendi<br />

zâviyesinin bulunduğu yerde defnedildi.<br />

Demirtaş Muhammedî, önceleri Sultan Kayıtbay'ın yanında çalışıyordu. Onun adamlarından<br />

idi. Bir defâsında Sultan Kayıtbay, içinde dinârlar (paralar) bulunan bir keseyi Demirtaş'a<br />

verdi ve bu keseyi o zamânın evliyâsından olan Ahmed bin Akabe el-Hadramî hazretlerine<br />

götürüp vermesini söyledi. O da keseyi alıp o zâtın yanına geldi. O zât parayı kabûl etmek<br />

istemeyince, keseyi kabûl etmesi için üsteledi. Hattâ bıktırıncaya ve usandırıncaya kadar ısrâr<br />

etti. O da nihâyet keseyi eline aldı ve sıktı. Bunun üzerine, kesenin alt kısmından kan<br />

sızmaya başladı. Demirtaş Muhammedî'nin hayret dolu bakışları arasında, Ahmed bin Akabe<br />

el-Hadramî keseyi sıktıkca, altından kan sızıyordu. Sonra Demirtaş'a hitâben; "İşte sizin<br />

altınınız!" buyurdu. Demirtaş, bu dehşet verici hâl karşısında dona kaldı. O büyük velînin<br />

açık bir kerâmetini görünce, tuhaf oldu. Âdetâ aklı başından gitmişti. Getirdiği paranın uygun<br />

olmayan bir yoldan kazanılmış olabileceğini düşünerek tövbe etti. Artık dünyâ işleriyle<br />

uğraşmamaya karar verdi. Sonra Sultan Kayıtbay'ın yanına döndü ve sultandan, kendisini<br />

serbest bırakmasını isteyip, istifâ ettiğini bildirdi ve bu isteğinde çok ısrâr etti. Bunun üzerine<br />

Sultan, kendisini serbest bıraktı ve dilediği yere gidip, dilediği işle meşgûl olabileceğini<br />

bildirdi.<br />

Sultanın yanından ayrıldıktan sonra, tekrar Ahmed bin Akabe el-Hadramî'nin yanına dönen<br />

Demirtaş Muhammedî, artık o zâtın talebesi oldu ve o vefât edinceye kadar sohbet ve<br />

hizmetinden ayrılmadı. Ahmed bin Akabe'nin vefâtından sonra, tekrar böyle bir zât bulmak<br />

ve ona teslim olup, feyz ve bereketlerinden istifâde edebilmek için seyâhate çıktı. Halvetiyye<br />

yolunun büyüklerinden olan Dede Ömer Rûşenî hazretlerinin yanına varıp, onun talebeleri<br />

arasına girdi. O büyük zâtın sohbet ve hizmetinde bulunmakla ve çok gayret etmekle, üstün<br />

derecelere, yüksek mertebelere ve kıymetli hâllere kavuştu. Dede Ömer Rûşenî'nin yanında,<br />

zâhirî ve bâtınî ilimleri tahsîl edip, kemâlâta ve yüksek olgunluklara kavuştuktan sonra,<br />

talebelere ders okutmaya, insanlara, iki cihan saâdetine kavuşmaları için lâzım olan bilgileri<br />

anlatmaya başladı. Mısır'da bulunan Hüseyniyye beldesindeki zâviyesinde kalır, orada<br />

talebelerine ders verirdi.<br />

Demirtaş Muhammedî, kendilerine Selef-i sâlihîn denilen ilk iki asırda yaşıyan<br />

müslümanların yoluna tam uyan, îtikâdı düzgün, yüksek bir zât idi. Zirâatle meşgûl olur,<br />

tarlalarını ekip biçerdi. Kazancının ihtiyâcından fazlasını fakir fukarâya verirdi. Hattâ<br />

zâviyesinin yakınında bulunan bir bostanın gelirini, tamâmen fakirlere dağıtırdı. Bir<br />

defâsında, bu bostanı beş senedir ektiğini, beş senedir bu bostanda yetişen şeylerin<br />

hiçbirinden yemediğini, çünkü fakirlere vermek niyetiyle ektiğini ve bu sebeple ektiklerini<br />

tamâmen ihtiyaç sâhiplerine verdiğini bildirmiştir.<br />

Demirtaş Muhammedî hazretleri geceleri ya hiç uyumaz veya çok az uyurdu. Uyumadığı<br />

geceler, namaz kılmakla, Kur'ân-ı kerîm okumakla, zikir ve tesbih ile meşgûl olurdu. Çoğu<br />

geceler devâmlı Kur'ân-ı kerîm okur, tan yeri ağarmadan evvel hatim etmiş olurdu. Bir<br />

mikdâr uyuduğu gecelerde de, az bir uyku ile yetinir, hemen kalkıp abdest alarak, aynı<br />

şekilde ibâdet ve tâat ile meşgûl olurdu.<br />

Vefâtına yakın, malını, servetini üç kısma ayırdı. Bir kısım gelirini, bahçe ve zâviyesinin<br />

bakımı için, bir kısmını çocuklarının ihtiyaçları için ve bir kısmını da zâviyesinde kalan

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!