22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Dede Ömer Rûşenî, vefâtından on beş gün önce, talebeleriyle sohbet etti. Sonra müsâfeha<br />

edip vedâlaştı. Bu vedâdan sonra artık sohbet etmedi. Vefâtına kadar talebesi İbrâhim<br />

Gülşenî hizmetinde bulundu.<br />

Dede Ömer Rûşenî hazretleri, Peygamber efendimizin ve O'nun vârisleri olan hakîkî İslâm<br />

âlimlerinin tam bir âşığı idi. Sevgili Peygamberimiz için yazdığı Türkçe ve Fârisî nâtları<br />

(O'nun vasıflarını anlatarak öven şiirleri) çok kıymetli olup, bu nâtlara pekçok şâir tarafından<br />

nazîreler yapılmış, yâni aynen onun vezin ve kâfiyesi ile şiirler söylenmiştir.<br />

1) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; s. 1008<br />

2) Tâc-üt-Tevârih; c.2, s.539<br />

3) Menâkıb-ı İbrâhim Gülşenî; s.3<br />

4) Osmanlı Müellifleri; c.1, s.69<br />

5) Tezkire-i Latîfî; s.48<br />

6) Heşt Behişt (Sehi Bey); s.123<br />

7) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.12, s.373<br />

DEDEBAĞ DEDE<br />

Ne zaman yaşadığı bilinmeyen Dedebağ Dede'nin kabri Aydın Karacasu'daki Dedebağ<br />

yaylasındadır. Bölge halkı tarafından sık sık ziyâret edilmektedir.<br />

DEDİĞİ SULTAN;<br />

Yaşadığını diyen ve söylediğini yaşayan, bu sebeple Dediği veya Didiği Sultan adları ile<br />

anılan büyük Hak dostu velî. Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir. On ikinci asırda<br />

yaşadığı tahmin edilmektedir.<br />

Horasan'da Ahmed Yesevî neslinden gelen Şahoğulları sülâlesine mensuptur. Küçük yaştan<br />

îtibâren yüksek ecdâdının himmet ve tasarrufları ile yetişti. İlimde kemâl derecesine<br />

ulaştıktan sonra hocalarının işâreti ile diyâr-ı Rum'a, Anadolu'ya doğru yola çıktı. Bu sırada<br />

Turgud ve Bayburd adlarında iki kardeş de kendisine katıldı. Aylarca süren yolculuktan sonra<br />

Anadolu'ya yaklaştıkları esnâda, Dediği Sultan, iki kardeşe; "Burada yollarımız ayrılıyor. Siz<br />

Anadolu'ya doğru yolunuza devâm edin. Ben Hicaz'a gidiyorum. İnşâallah tekrar buluşuruz."<br />

dedikten sonra onları Anadolu içlerine saldı. Kendisi Hicaz'a yöneldi. İnsanlara doğru yolu<br />

gösterecek mübârek irşâd görevine başlamadan önce Beytullah'ı tavâf ederek Fahr-i Kâinât<br />

efendimizi ziyâret etti. Bu arada Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevverede bulunan<br />

âlimler ve evliyâların sohbetlerine katıldı. Bilhassa Hacı İbrâhim Sultanın derslerine katılarak<br />

ondan tasavvuf yolunu öğrendi. Tasavvufta kemâl mertebelere kavuştu.<br />

Sonra yola çıkarak Anadolu'ya gelip Beyşehir yakınındaki Melengörit Dağı eteğine çadır<br />

kurdu. İlim tâlibleri kısa bir süre sonra onun kıymetini anlayıp etrâfında geniş bir halka<br />

meydana getirdiler. Dediği Sultan talebelerine ders vermekle meşgûl iken yine Horasan'dan<br />

gelen büyük velî Seyyid Hârun hazretleri de Seydişehir'e gelip yerleşerek insanlara Ehl-i<br />

sünnet yolunu öğretmeye başlamıştı. Seyyid Hârun'un şöhretini duyan Dediği Sultan'ın<br />

talebeleri hocalarına gelerek:<br />

"Efendimiz Vervelid eline büyük bir velî gelmiş, çok çeşitli kerâmetleri zâhir olmuş, onun<br />

fazîlet ve şerefi halk arasında dillere destan olmuş, herkes ondan bahsediyor." dediler. Dediği<br />

Sultan hazretleri: "Öyle ise o mübârek zâtı ziyâret etmek bize borç oldu. Hemen onun

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!