22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

sâhibi kimselerden olmak için içli duâlar yaptı. Duâ için yüzünü toprağa koyduğu sırada o<br />

kadar kendinden geçti ki, bu sebeple toprakta yüzü çizilip kanamış ve farkında olmamıştı.<br />

Sonra kalkıp odun topladı. Götürebileceği kadar yüklenip bahçede oturan cemâatin yanına<br />

getirdi. Kalabalığa yaklaşınca yüzündeki çizikleri ve kanları görerek ağaç toplarken yüzünü<br />

yaralamış diye gülüştüler. Bahçede bulunanların hepsinin biraraya toplanmış olduğu bir anda<br />

Dede Halîfe misâfir ve ilim sâhibi müftünün yanına yaklaşıp elini öptü. "İşimi bırakıp, ilim<br />

öğrenmek istiyorum!" dedi. Müftü; "Çok zor senin bu isteğin. Çok çalışıp, gayret<br />

sarfetmeden ve bir hocanın dersine, hizmetine devâm etmeden mümkün değildir. Sen bu<br />

yükün altından kalkamazsın." dedi. Ama o çok kararlı bir halde yalvararak ısrâr etti. Müftü<br />

sonunda ona ilim öğretmeyi kabûl etti.<br />

Ertesi gün işini bırakıp dükkanında bulunan mallarını satıp ilim öğrenmek için hazırlık yaptı.<br />

Kitaplar satın aldı. Derhal ilim tahsîline başladı. Büyük bir gayret ve şevkle günden güne<br />

ilmini ilerletti. Sonunda Bursa'da Sultan Murâd Medresesinin meşhur müderrislerinden<br />

Müderris Sinânüddîn'e muîd, yardımcı müderris oldu. Bu vazîfesinden sonra ise müderris<br />

olarak değişik yerlerde ve çeşitli medreselerde uzun müddet müderrislik yaptı. En son<br />

İznik'teki Süleymân Paşa Medresesinden emekliye ayrıldı. Daha sonra müftülük vazîfesi de<br />

verildi.<br />

Tefsîr ve fıkıh ilimlerinde büyük ve fazîlet sâhibi bir âlim idi. Ayrıca eserler de yazdı. Sarf<br />

ilminde en meşhûr kitaplardan olan Taftazânî kitabının şerhi üzerine bir hâşiye (açıklama)<br />

yazmıştır. Fıkıh ilmine dâir bir manzumesi ve çeşitli ilimlere dâir risâleleri vardır.<br />

1) Ikd-ül-Manzûm; c.2, s.164<br />

DEDE MOLLA;<br />

Orta Anadolu'da yetişen velîlerden. Dedemoğlu diye bilinir. Doğum ve vefât târihi<br />

bilinmemektedir. Hakkında anlatılan meşhur bir menkıbeye göre on altıncı yüzyılda Yavuz<br />

Sultan Selîm Hanın pâdişâhlığı sırasında yaşamıştır. Kabri, Konya'nın Çumra ilçesinde, kendi<br />

adıyla anılan Dedemoğlu köyünde olup ziyâret edilmektedir.<br />

Meşhur menkıbesi şöyle anlatılır: Yavuz Sultan Selîm Han Mısır seferine giderken, yolu bu<br />

zâtın bulunduğu köyden geçer. Sultan, atı üzerinde ordusunun önünde yol alırken, ihtiyar bir<br />

köylüyü tarlasını sürerken görür. Yaklaşıp selâm verir. Köylü gelenin kim olduğunu<br />

farketmemiş gibi bir tavırla selâmını alır ve işiyle meşgul olur. Atı üzerinde onu seyreden<br />

Sultan; "Baba duydun mu? Pâdişâh sefere çıkmış. Mısır'a gidiyormuş" der. "Mevlâ yolunu<br />

açık eylesin. İnşâallah hayırlı olur. Emeline nâil ve muzaffer olarak döner." dedikten sonra<br />

işine devam eder. Sultan onun bu olgun hâline ve teslimiyetine bakıp, dünyâya gönül<br />

bağlamayan, lâzım olduğu kadar çalışan ve tevekkül sâhibi bir zât olduğunu anlar. Sultan<br />

nasıl karşılık vereceğini merak ederek tekrar; "Dede, uzak yerden geliyorum. Karnım aç,<br />

yiyeceğin var mı? der. Bunun üzerine biraz ilerde iki taşın üzerine yerleştirilmiş tencerede<br />

pişmekte olan aşı işâret ederek; "Pilav, pişmek üzere, işte orada, karnın doyuncaya kadar ye!"<br />

der. Pâdişâh; "İyi ama, ardımdaki ordu da aş ister." deyince; "İşte tencere orada, indir sen de<br />

ye askerlerin de yesin. Hepinize yeter inşâallah!" diye söyler. Sonra tarlasını sürmeye devâm<br />

eder. Biraz sonra, ordu yaklaşınca vezirlerine, mola vermelerini emreder. Mola veren askerler<br />

grup grup aksakallı ihtiyar zâtın pilavından yemek için sofraya oturur. Başta sultan, vezirler<br />

ve bütün ordu bu pilavdan yer, fakat pilav hiç eksilmez. Bu ihtiyar zâtın erenlerden olduğunu<br />

anlayan Sultan, onun kerâmetiyle pilavın bitmediğini görerek, hürmetle elini öpüp, duâsını<br />

alır ve ordusuna ilerle emrini verir.<br />

Osmanlı ordusu Mısır seferinde zafer kazanıp İstanbul'a dönerken Sultan yine bu zâta uğrar.<br />

Bir arzusu olup olmadığını sorar. Yavaş bir sesle; "Mendilimi isterim" der. Sultan önce bir<br />

şey anlayamaz. Biraz sonra, savaş sırasında kolundan hafif yaralandığını ve o sırada yanında

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!