22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

(Bu mescid Allahü teâlânın yardımı ile ve hayır sâhiplerinin himmetlerini harcamaları<br />

neticesinde tamamlandı. Buna bir taş koyana Hak teâlâ rahmet etsin ve Cennet'te yüce<br />

makam versin, ayrıca her beş vakit namazda selâmet bulup kurtuluşa ersin. Gel sen de namaz<br />

kıl akşam sabah niyaz edip yalvar ve rızâya kavuş. Ayrıca hususiyle bu âcize; böyle bir hayra<br />

önderlik ettiği için lutf ile acısın. Hilmi arzu ederek, bu yapının bitiş târihini yazdı. Allahü<br />

teâlâ Kıyâmet'e kadar bunu ayakta tutsun.)<br />

Bundan sonra Antep'e giden Muhammed Hilmi Efendi, orada on yıl kadar kaldı. Bu zamanda<br />

pekçok talebe yetiştirip halkın karşılaştığı güçlükleri çözdü ve herkese nasîhatta bulundu.<br />

Muhammed Hilmi Efendi on yıl sonra tekrâr Maraş'a döndü. Ancak bu sırada Antepliler<br />

ısrarla kendisini tekrar geri götürmeye çalıştılar. Maraşlılar da aynı ısrar içinde bu büyük<br />

velîyi bir türlü bırakmak istemiyorlardı. Hilmi Efendi hazretleri büyük bir sıkıntı içinde kaldı<br />

ve ne yapması gerektiğini Sivas'ta bulunan hocası Nalçacızâde Hacı Ahmed Efendiye sordu.<br />

Ahmed Efendi: "Şu anda nerede bulunuyorsan orada kal!" dedi. Muhammed Hilmi Efendi<br />

hocasının bu sözü üzerine vâz ü nasîhat işlerine, bundan sonra, Maraş'ta devâm etti. Yeniden<br />

Duraklı Câmiine yerleşti, hem namazları kıldırıp talebe yetiştirmeye, hem de vâzlara ve<br />

sorusu olanların suâllerine cevap vermeye başladı.<br />

Bir vâzında insanlara şöyle nasîhat etti:<br />

"Allahü teâlâyı, farzları, haramları, namazla alâkalı meseleleri bilmeyen, gerçek mümin<br />

olamaz. Demek ki mümin câhil olmaz. Bildiği ile amel etmeyen câhil demektir. Bildiğiyle<br />

amel edene cenâb-ı Allah bilmediğini öğretir. Nitekim hadîs-i şerîfte de; "Bildiğiyle amel<br />

eden kimseye Allahü teâlâ bilmediğini öğretir." buyruldu. İlmi ile amel etmeyen ve ilmini<br />

dünyâ kazancına vâsıta kılan âlimden kendi hâlinde bir câhil çok hayırlıdır. Akıllı olana bu<br />

kadar söz yetişir".<br />

Muhammed Hilmi Efendi, malın faydalı mı zararlı mı olduğu yolunda soru soran bir<br />

kimseye: "Mal yılana benzer. Hem zehiri hem de panzehiri vardır. Eğer insan fayda ve<br />

zararını bilirse o yılanın şerrinden kurtulur. Malın faydası; şahsına, çocuklarına, hanımına<br />

isrâf etmeden sarf etmek, geri kalanı da hac, cihâd, dîn-i İslâmı yayma, câmi yaptırma ve<br />

fakirlere vermekle olur."<br />

Muhammed Hilmi Efendi 1900 senesinde Duraklı Câmiinin bugünkü son şekli ile yapılması<br />

esnâsında inşâat çatısından aşağı düşerek yürüyemez hâle geldi. Bundan sonra vefâtına kadar<br />

geçen on altı sene zarfında câmiye çıkamadı. Bu zamanlarda oğullarının en âlimi ve en<br />

müttakîsi olan Mahmûd Nedim Efendiyi câmide namazları kıldırma ve sohbet meclislerini<br />

idâre etmekle görevlendirdi. Ömrünün bu son yıllarını Allahü teâlâyı zikir ve ibâdetle geçiren<br />

Muhammed Hilmi Efendi, 1916 (H.1334) yılında vefât etti. Kabr-i şerîfi, Maraş'ta Şeyh Âdil<br />

mezarlığındadır.<br />

Muhammed Hilmi Efendi fıkıh ilmine çok önem verirdi. İhyâu'l-Ulûm, Hadîka, Berîka ve<br />

Mültekâ kitaplarını huzurlarında okutturur, açıklamalar yapardı. Ayrıca ilâhî aşkı artırır diye<br />

tegannîsiz olarak, Niyâzi-i Mısrî dîvânından okuttururdu. Hâllerini gizlemeye çok gayret eder<br />

ve şöhretten kaçardı. "Şöhrette âfet var." derdi. Bununla berâber zaman zaman o devrin<br />

Maraş ulemâsı, beyleri, paşaları çeşitli suâller sormak için huzûruna gelirler, çoğu kez henüz<br />

sorularını sormadan cevâbını alarak geri dönerlerdi.<br />

Çok cömert olan Muhammed Hilmi Efendi, evine gelen hediyelerin tamâmını fakirlere<br />

dağıtırdı. Bir gün yeğeni; "Amca gelenin hepsini dağıtıyorsun." dediğinde; "Oğlum<br />

dağıtmazsan gelmez." demiştir.<br />

Az konuşurdu. Halleri ve hareketleri ile İslâmiyet'in hükümlerini gösterirdi. Bir gün<br />

huzûrunda bir tânesi; "Falan kişi sigara içiyor, haram işliyor." diye konuştu. Hilmi Efendi<br />

sigara içmek âdeti olmadığı hâlde bu sözü işitince yanındaki birisine; "Evlâdım bana bir<br />

sigara sarıver." dedi. Sonra o sigarayı yaktırıp içti. Böylece sigaranın harâm olmadığını fiilen

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!