22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

3) El-Bidâye ven-Nihâye; c.11, s.241<br />

4) Târih-i Bağdâd; c.8, s.387<br />

5) Tezkiret-ül-Huffâz; c.3, s.881<br />

6) Şezerât-üz-Zeheb; c.3, s.8<br />

7) Vefeyât-ül-A'yân; c.2, s.271<br />

8) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.4, s.5<br />

DÂRENDELİ MUHAMMED HİLMİ EFENDİ;<br />

Son devir velîlerinden. Malatya'nın Dârende kazâsının Yenice nâhiyesinde doğdu. Doğum<br />

târihi bilinmemektedir. 1916 (H.1334) yılında Maraş'ta vefât etti. Babasının ismi Hacı Yûsuf<br />

Ağa, annesinin ismi Emine Hanımdır. İlk tahsîlini Dârende'de tamamlayan Muhammed Hilmi<br />

Efendi, ihtisas için İstanbul'a gitti. Abdülazîz Han zamânında Fâtih Medresesinde tahsil<br />

gördü. Bu esnâda bilhassa Müderris Sâdık Efendinin husûsî himâyesine kavuştu. Bu arada<br />

İstanbul'da Gümüşhâneli Ziyâeddîn Efendinin ders ve sohbetlerine devâm etti. Bu zâttan<br />

halîfelik icâzeti, yetkisi alıp, Dârende'ye döndü. Tevâzuundan kendisini irşâd, insanları<br />

yetiştirme makâmına lâyık görmeyen Muhammed Hilmi Efendi, Sivas'ta Nalçacızâde Hacı<br />

Ahmed Efendiden feyz aldı. Bu zâttan da icâzet aldı. Hâcı Ahmed Efendi, Küçük Âşık Efendi<br />

denilen Âşık Muhammed Mısrî'nin bu da Hâlid-i Bağdâdî'nin halîfesidir. Bölgede büyük bir<br />

şöhreti olan Ahmed Efendi, zâten yetişmiş bulunan Muhammed Hilmi'ye kısa süre sonra<br />

icâzet verdi.<br />

O esnâda Dârende halkı arasında büyük bir haksızlık ve zulüm görülüyor, kuvvetliler<br />

zayıfları eziyor, kâtiller gittikçe çoğalıyordu. Bunu gören Muhammed Hilmi Efendi, babası<br />

Hacı Yûsuf Ağaya; "Buradan asıl vatanımız olan Medîne tarafına doğru hicret edelim." dedi.<br />

Babası; "Niçin?" diye sorduğunda; "Burada biz şimdilik rahatız. Kimse bize dokunamıyor.<br />

Kimse bize zulüm etmez. Biz de kimseye zulüm etmeyiz. Fakat bizden sonra gelen<br />

çocuklarımız belki zâlim olup, zulmeder. O zaman biz mesul oluruz. Yâhud evlâdımız<br />

mazlum durumunda olur, zâlimden zulüm görüp ve yine biz mesul oluruz." cevâbını verdi.<br />

Bunun üzerine mallarını satılığa çıkardılar. Hiç kimse müşteri olmadı. Halk mallarını<br />

almazsak hicret etmezler diye düşünüyordu. Bunun üzerine mallarını orada bırakıp<br />

hayvanlarla yola çıktılar. Halk peşlerinden gelerek dönmeleri için çok ricâ ettilerse de<br />

muvaffak olamadılar. 1858 senesinde Maraş'a vardılar.<br />

Muhammed Hilmi Efendi ve âilesi, Maraş'ta iki yıl kadar kaldı. Bu müddet içerisinde bugün<br />

Duraklı Câmi adı ile anılan Seyyid Ali Bey Câmiini tâmir ettirdiler ve bu câminin<br />

hücrelerinde kaldılar. Muhammed Hilmi Efendinin ilmî kıymetini takdir eden Maraşlılar bu<br />

sırada kendisine her türlü yardımı gösterdiler.<br />

Muhammed Hilmi Efendi Duraklı Câmi yeniden ibâdete açılırken, şu şiirinin bulunduğu<br />

tâmir kitâbesini de kapısına astırdı:<br />

Hamdülillah avn-i Hakla buldu bu mescid tamâm<br />

Ehl-i hayrât sarf-ı himmet eyledi oldu tamâm<br />

Hak teâlâ rahmet etsin kim buna bir taş kodu<br />

Cennet-i âlâda versin onlara âlî makâm<br />

Hem dahi bulsun selâmet beş vakit namaz<br />

Kıl namazı bul rızâyı gel niyâz et subh u şâm<br />

Bâ-husus bu âcize kılsın terahhum lutfile<br />

Çün delâlet ettiği için vüs'i mikdârı müdâm<br />

Yazdı Hilmi şevk-ıla umrânını târih hitâm<br />

Bârekallah-ül-kadîr tâ-ilâyevmi'l-kıyâm.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!