22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

müsâmaha göstermelisin. Bunun mükâfâtını göreceksin. Her insan, bir işe uygun olarak<br />

yaratılmıştır. O yüzden, talebelerimin bâzısının sessiz oturmalarını, kapılarını dünyâya<br />

kapamalarını öğretirken, bâzılarının dünyâya düşkün insanlar arasında kalmalarını,<br />

sıkıntılarına tahammül etmelerini, onlarla iyi geçinmelerini tavsiye ederim. Zîrâ bu,<br />

peygamberlerin ve velîlerin yoludur." Nasîruddîn Mahmûd, bu emir üzerine Avaz'da insanlar<br />

arasında kalmaya devâm etti. Zaman zaman hocasını ziyârete ve ondan feyz almaya Dehli'ye<br />

giderdi. Annesinin vefâtından sonra Avaz'dan ayrıldı ve hocasının dergâhında kalmaya<br />

başladı. Hocası Nizâmüddîn Evliyâ'nın vefâtından sonra ise, bugün kabrinin bulunduğu ve<br />

Çırâğ-ı Dehli olarak bilinen mahalle yerleşti. Nizâmüddîn Evliyânın halîfelerinin en büyüğü<br />

ve mânevî hallerin vârisiydi. Nizâmüddîn Evliyâ'nın vefâtından sonra insanları Allahü<br />

teâlânın râzı olduğu yolda hizmet ve rehberlik vazîfesi ona geçti. Hocasına çok bağlıydı.<br />

Nizâmüddîn Evliyâ gibi onun yolu da; fakirlik, sabır, Allahü teâlâdan gelene rızâ gösterip<br />

hoşnûd olmak ve teslimiyetti.<br />

Nasîruddîn Mahmûd'a Çırağ lakabının verilmesi şöyle anlatılır: Nizâmüddîn Evliyâ'nın<br />

dergâhında, birçok ileri gelen âlim toplanmıştı. Nasîruddîn Mahmûd, toplantıya biraz geç<br />

gelmişti. Nizâmüddîn Evliyâ ona yer göstererek, oturmasını söyledi. Nasîrüddîn Mahmûd ise;<br />

"Efendim, oturursam, bu muhterem cemâate sırtımı dönmüş olurum." dedi. Bunun üzerine<br />

Nizâmüddîn Evliyâ; "Çırağın ve kandilin önü, ardı yoktur." buyurdu. Yâni lambanın ne yüzü,<br />

ne de arkası vardır. O, ışıklarını her yöne saçar, ondan sonra Nasîruddîn Mahmûd bütün<br />

talebeler arasında "Çırağ" adıyla anıldı ve bu lakab ile meşhûr oldu.<br />

Diğer bir rivâyet ise şöyledir: "Nizâmüddîn Evliyâ'nın dergâhının su ihtiyâcını karşılayacak<br />

bir sarnıç inşâ edilmekte idi. Gece yapılan bu işi aksatmak için, Sultan Gıyâsüddîn Tuğluk,<br />

yağ gönderilmesini durdurdu. Bunun üzerine Nizâmüddîn Evliyâ'nın emri ile Nasîruddîn<br />

Mahmûd dereden su getirip, kandillere koydu. Su, yağ gibi yandı. Bundan sonra ona Çırağ<br />

lakabı verildi."<br />

Nasîruddîn Mahmûd, fakirlik içinde yaşardı. Üst üste hiçbir şey yemeden, iki gün oruç<br />

tuttuğu olurdu. Kendisini ziyârete gelen olursa; hocasının kıymetli cübbesini giyer, onları<br />

öyle karşılardı. Onlar gidince cübbeyi çıkarır, eski elbiselerini tekrar giyerdi. Hâli vakti iyi<br />

olduğu zamanlarda, kendisi her gün oruçlu olur, müsâfirleri ile talebelerine lezzetli yemekler<br />

ikrâm ederdi. Müsâfirlerine bizzât hizmet etmekten zevk duyar ve onlar yerken tatlı tatlı<br />

anlatırdı. Bir gün sofrada şöyle buyurdu: "Yemek sırasında insan, Allahü teâlânın kendisini<br />

gördüğünü düşünmeli, O'nun rızâsı için yemeli ve yemekten aldığı enerjiyi, Allahü teâlânın<br />

rızâsına hasretmelidir."<br />

Bir gün yine Nasîruddîn Mahmûd, lezzetli yemeklerle bir ziyâfet veriyordu. Bu ziyâfet<br />

sırasında şu hikâyeyi anlattı: "Derviş'in biri, Şeyh Ebû Saîd hazretlerini görmeye gitmişti.<br />

Şeyhin debdebeli çadırını, ipekten iplerini, altından kazıklarını gören derviş şaşkına döndü.<br />

Şeyh Ebû Saîd gibi büyük bir velînin, bu lüksünü anlayamadı. Ebû Saîd hazretleri, dervişin<br />

aklından geçenleri anlayıp, durumu şöyle açıkladı: "Ey derviş, çadırımızın bu altın<br />

çubuklarını kalbimize çakmadık, onları yere çaktık. Bu dünyâ, senin gölgene benzer, yüzünü<br />

güneşe dönersen, gölgen arkada kalır. Eğer sırtını güneşe dönersen, güneş arkada kalır."<br />

Hâce Kıvâmüddîn, Nasîruddîn Mahmûd'un talebelerinden idi. Sultânın hizmetinde<br />

bulunuyordu. Bir müddet sonra sebepsiz yere saraydaki vazîfesinden atıldı. İşsiz kalınca,<br />

arkadaşları, akrabâları ve yakınları ondan yüz çevirdiler. Pazara eşyâsını satmaya çıktığında,<br />

kimse alıcı olmadı. Sonunda çâresiz kalıp, yardım istemek için hocasına gitti. Daha sıkıntısını<br />

dile getirmeden, Nasîruddîn Mahmûd cevap olarak şu kıt'ayı okudu:<br />

"Dünyâ fânidir, ondan vazgeçmek iyidir.<br />

Az veya çok, rızkın ne ise, yaradandan gelir.<br />

Malını almıyorlarsa, satmamak daha iyidir.<br />

Eğer seni dinlemezlerse susmak daha iyidir."

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!