22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

sâhib olduğum ilmi sizden esirgemem." buyurdu.<br />

Hindistan'a gitmek üzere yola çıkan Abdullah-ı Şüttârî ilk olarak Bankipûr şehrine uğradı.<br />

Burada yaşayan velî zâtlardan Şeyh Mahdûm Hüsâmeddîn, Râcî Seyyid Hâmid ve Şâh<br />

Seyyid bir yerde oturmuş sohbet ediyorlardı. Abdullah-ı Şüttârî'nin geldiğini duyunca, Şeyh<br />

Hüsâmeddîn;"Şeyh Abdullah misâfirdir. Bizler ise ev sâhibi olduğumuzdan onu ziyârete<br />

gitmemiz münâsib olanıdır." dedi ve yola çıktılar. Onların geldiğini haber alan Şüttârî<br />

misâfirlerini çadırın dışına çıkıp karşıladı. Şeyh Abdullah onlara; "Bana bir şey lutfedin, ben<br />

Hakkın tâlibiyim. Yoksa ben hocalarımdan öğrendiklerimi size anlatmaya hazırım." dedi.<br />

Şeyh Hüsâmeddîn tam bir tevâzû ile; "Bir şeyim yok ki, bu hususta sana bir şey vereyim.<br />

Hocalarımdan öğrendiklerimin henüz mütâlaasını bitirmedim. Fakat sizden bir şeyler<br />

öğrenmek isterim." dedi. Bunun üzerine Abdullah-ı Şüttârî; "Elhamdülillah Hindistan'da<br />

kâmil bir ârif gördüm." dedi.<br />

Abdullah-ı Şüttârî, daha sonra yoluna devâm ederek Canpûr şehrine gitti. Orada meşhûr oldu.<br />

Devlet ricâli ve birçok ilim tâliplisi sohbetlerinde bulundu. Abdullah-ı Şüttârî'nin bir kösü,<br />

büyük davulu vardı. Ona vurup; "Hakkı, talep eden, Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak<br />

isteyen var mı gelsin. Ona bu hususta rehberlik edeyim." diye seslenirdi. Mecliste oturduğu<br />

zaman etrafına bakındıktan sonra; "Burada ilim talebesi olan, kalbi şüphelilerle dolu kimseler<br />

var. Bir şeyler anlatmak için, inanmak lazımdır. Bu olmadan olmaz." buyururdu.<br />

Bir gün Sultan İbrâhim Şarkî, Abdullah-ı Şüttârî'nin huzuruna geldi ve; "Duyduğuma göre siz<br />

Hakk'a çağırma, Hakk'a ulaşmak için rehberlik dâvâsında bulunuyormuşsunuz? Niçin bana<br />

da bir şey göstermiyorsunuz?" diye sorunca; "Allahü teâlâ herkesi bir iş için yaratmıştır. Siz<br />

saltanat, idârecilik işleri ile uğraşınız. Halkın fayda görmesi size bağlıdır." dedi. Bunun<br />

üzerine Sultan; "Başka birine tasarrufta bulunun." deyince, Şeyh Abdullah; "Kabûl edecek<br />

cevher lazımdır." dedi. Sultan; "Burada bu kadar insan var. İçlerinden birinde de mi bu<br />

cevher yok?" diye sorunca Abdullah-ı Şüttârî'yi bir hâl kapladı. Sultanın arkasında duran bir<br />

gence teveccüh eyledi. Genç kendinden geçti. Sonra bu genç bütün işini bırakıp Abdullah-ı<br />

Şüttârî'ye talebe oldu.<br />

Abdullah-ı Şüttârî daha sonra Câbih vilâyetine gitti. Câbih sultanı başşehir Mend'de ona bir<br />

ev tahsis etti. Burada sakin ve sessiz bir şekilde halkı Allahü teâlânın emirlerine uyma ve<br />

yasaklarından sakınmaya dâvet etti.<br />

Talebe olmak için birisi huzuruna gelince akıl ve uyanıklık bakımından derecesini ölçmek<br />

için ona katıklı ekmek gönderir, ekmeği katıkla beraber mi yiyor, yoksa birisi kalıyor mu<br />

diye tâkib için de birini vazîfelendirirdi. Eğer beraber yediği görülürse, bunu onun firâset ve<br />

akıllılığına, uyanıklılığına işâret sayar, ona kalb ile yapacağı vazîfeler verirdi. Yok, birini<br />

yiyip, diğerini bıraktığı görülürse, onun bu işte kuvvetinin azlığına işâret sayarak zâhirle<br />

alâkalı kolay yapabileceği vazîfeler verirdi.<br />

İnsanları Allahü teâlânın rızâsını kazanmaya çağıran bir rehber olan Abdullah-ı Şüttârî 1428<br />

(H.832)de vefât etti. Kabri, Mend kalesindedir.<br />

1) Ahbâr-ul-Ahyâr; s.182<br />

2) Tıbyânu Vesâil-il-Hakayık (Süleymâniye Kütüphânesi Fâtih Kısmı, 431); c.2 s.148b<br />

3) Hazînet-ül-Asfiyâ; c.2, s.185<br />

4) Nüzhet-ül-Nevâtır; c.3, s.180<br />

5) The Sufi Orders in İslâm; s.97<br />

ABDULLAH TERCÜMÂN<br />

Büyük âlim ve evliyâ. Onbeşinci asırda yaşamıştır. Kabri Tunus'tadır. Akdeniz'de bulunan

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!