22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

"Kulluk, her an Allahü teâlâya muhtâc olduğunu bilmek ve O'nun Resûlüne tam tâbi<br />

olmaktır."<br />

"Allahü teâlâ her şeyi kıymetli yaratmıştır, ama bir şeyi en kıymetli yaratmıştır. O da vakittir.<br />

Vakit zâyi olursa tekrar elde edilmesi mümkün değildir. Bunun için en kıymetli şey vakittir."<br />

"Müslüman temiz toprağa benzer. Temiz toprağa her şey atılır. Ezilip, hakâret görür.<br />

Lâkin ondan hep güzel, temiz, faydalı şeyler çıkar."<br />

"Rızâ, belâyı nîmet saymaktır."<br />

"Tasavvuf, kalbi temizlemek ve her an Allahü teâlâ ile olmaktır."<br />

"İhlâs; ameli, Allahü teâlâ için olmayan karışık düşünce ve niyetlerden arındırmaktır."<br />

"Birbirlerine muhabbet ve dostlukları çok kuvvetli olan iki kardeşten birinin, diğerinden az<br />

da olsa çekinmesi, mutlaka birinin kusuru sebebiyledir."<br />

"Fakirlik, kimseden bir şey istememek ve kimseye îtirâz etmemektir."<br />

"Bir kimsenin havada bağdaş kurup oturduğunu görseniz, İslâmiyetin emir ve yasaklarına<br />

uymaktaki hassâsiyetine bakınız. Eğer bu tam ise ona uyabilirsiniz. Eğer emir ve yasaklara<br />

uymakta (çok az da olsa) bir gevşekliği varsa hemen ondan uzaklaşınız, çünkü zararı<br />

dokunur."<br />

"Namazda kalbime dünyâ düşüncesi gelse, o namazı tekrar kılardım. İşin esâsı nefse<br />

uymamaktır."<br />

"İlim, kendi haddini bilmek; tasavvuf, kalbi temizlemektir."<br />

"Allahü teâlâdan gâfil olmak, ateşte olmaktan beterdir."<br />

"Şükretmek, kendini bu nîmete ehil ve lâyık görmemektir."<br />

"Sabır, yüzü ekşitmeden, acıyı yudum yudum içine sindirmektir."<br />

VAKİT GELDİ<br />

Cüneyd-i Bağdâdî, insanlara ilim öğretmek için bir meclis kurdu. Herkes bu sohbetlere gelip istifâde<br />

etmeye başladı. Bir gün hıristiyan fakat hıristiyan olduğuna dâir görünüşte bir alâmeti bulunmayan bir<br />

genç, Cüneyd-i Bağdâdî'nin sohbet ettiği meclise gelip, Cüneyd-i Bağdâdî'ye şöyle dedi: "Ey üstâd!<br />

Hazret-i Peygamber buyuruyor ki: "Müminin firâsetinden korkunuz. Çünkü o, Allahü teâlânın<br />

nûru ile bakar." Bunun mânâsı nedir?" Cüneyd-i Bağdâdî bir müddet sustu. Sonra başını kaldırıp;<br />

"Müslüman ol. Müslüman olmak zamânın geldi." buyurdu. Meğer o genç hıristiyan imiş. Hemen<br />

zünnârını kesip orada müslüman oldu. İmâm-ı Yâfiî buyuruyor ki: "İnsanlar, bu hâdisede, Cüneyd-i<br />

Bağdâdî'nin bir kerâmeti var zanneder. Halbuki, bu hâdisede onun iki kerâmeti vardır. Birisi, o gencin<br />

hıristiyan olduğunu bilmesi, diğeri de, gencin, müslüman olma vaktinin geldiğini bilmesidir."<br />

ESAS HASTA BENMİŞİM<br />

Bir zaman Cüneyd-i Bağdâdî'nin gözlerinde ağrı meydana geldi. Tabib çağırdılar, gelen tabib,<br />

hıristiyan idi. Muâyene edip; "Gözlerinize su değdirmeyeceksiniz." dedi. Cüneyd-i Bağdâdî; "Su<br />

değdirmesem nasıl abdest alırım?" deyince, tabib; "Gözleriniz size lâzım ise su değdirmeyeceksiniz."<br />

dedi. Cüneyd-i Bağdâdî abdest alıp namaz kıldı ve namazdan sonra bir mikdâr uyudu. Uyandığında<br />

gözlerinde hiç ağrı kalmamıştı. O anda duyduğu ses; "Yâ Cüneyd! Sen bizim için gözlerini fedâ<br />

ettiğin için, biz de senden o ağrıyı aldık." diyordu. Bir zaman sonra hıristiyan tabib tekrar geldi. Baktı<br />

ki gözleri tamâmen iyi olmuş. Hayret edip; "Nasıl yaptın da iyi oldu?" dedi. Cüneyd-i Bağdâdî<br />

olanları anlatınca, Cüneyd-i Bağdâdî'nin elini öpüp îmân etti ve; "Esas ağrıyan göz sizinki değil<br />

benim gözlerim imiş. Hakikatleri göremiyen ben imişim" dedi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!