22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

parlak hâli, nerede onun içerisinde en kıymetli elbiselerle gezinenler, hani o gelip giden<br />

ziyâretçileri?" diye sordu. O şahıs ağlayarak; "Efendim! Onlar burada emânetçi olarak<br />

kalıyorlardı. Ömürleri bitip, bu dünyâdan âhirete göçtüler. Dünyânın hâli böyledir. Ona gelen<br />

gider. Bu dünyâ kendisine iyilik edenlere kötülük eder." dedi. Cüneyd-i Bağdâdî; "Daha önce<br />

buraya uğradığımda birisi bu sarayın penceresinde; "Ey saray! Sana hüzün, gam ve keder<br />

girmez, diyordu." deyince, o şahıs ağlayıp; "Vallahi şiiri okuyan bendim. Bu sarayın<br />

sâkinlerinden benden başka kimse kalmadı. Ah! Dünyâya aldananlara yazık!" dedi. Bunun<br />

üzerine Cüneyd-i Bağdâdî; "Bu harâbe, virâne olmuş yerde nasıl kalıyorsun, kalbin nasıl<br />

rahat ediyor?" diye sorunca; "O nasıl söz. Burası sevdiklerimin evi değil mi? Bu onların<br />

yâdigârı hâtırasıdır." dedikten sonra, şu mânâda bir şiir okudu: "Bana dediler, sen<br />

sevdiklerinin bulunduğu yerlerde durmayı seviyorsun, ben dedim, her ne kadar buralarda<br />

onlarla buluşamıyorsam da, onların kalbimde yerleri büyüktür. O hâlde onların gezip<br />

dolaştıkları yerlere olan sevgisi sebebiyle kalbim bağlı iken, bu virâneyi nasıl terkederim?"<br />

Onun bu sözleri Cüneyd-i Bağdâdî'ye çok tesir etti. Sevgisini samîmi bir dille anlatması,<br />

virâne olmasına rağmen sevdiklerine bağlılıkta gösterdiği sabır bakımından hoşuna gitti.<br />

Gıybetten çok sakınırdı. Bir gün Şenûziyye mescidinde oturmuş cenâze namazı için cemâat<br />

bekliyordu. Bu sırada bir fakir gördü. Hâlinden ibâdet ehli olduğu anlaşılıyordu. Fakat<br />

dilenmek ile meşguldü. Kendi kendine; "Bu adamcağız böyle dileneceğine çalışıp nefsini bu<br />

hâle düşmekten korusa daha iyi olmaz mı? Üstelik sağlığı da yerinde." diye düşündü. O gece<br />

ibâdet yapmak için kalkamadı ve rüyâsında bir tepsi içinde o fakirin eti sunularak; "Ye<br />

bunu." dediler. "Ben onun gıybetini yapmadım ki." diyecek oldu. "Senin gibisinin böyle<br />

düşünmesi bile hoş değil, derhal git ondan helâllik dile." dediler. Sabah olunca o adamın<br />

peşine düştü. Bir yerde bakla yaprağı topladığını gördü. Yanına sokulup selâm verdi. Ona;<br />

"Bir daha böyle yapacak mısın?" diye sordu. Cüneyd-i Bağdâdî de; "Hayır." karşılığını verdi.<br />

"Allah beni de seni de bağışlasın." diye duâ etti.<br />

Cüneyd-i Bağdâdî bir gün Câfer Huldî'ye bir dirhem verdi ve bir mikdâr incir almasını<br />

söyledi. O da alıp geldi ve önüne koydu. Cüneyd-i Bağdâdî ondan bir tâne alıp orucunu<br />

açmak için ağzına götürdü. O sırada ağlamaya başladı, inciri ağzından çıkarıp attı. Su ile de<br />

ağzını iyice çalkaladı. Câfer Huldî; "Niçin böyle yaptınız?" dediğinde; "Otuz seneden beri<br />

hep incir yemek istedim. O zamandan beri de hiç yemedim. Bugün nefsim ağır bastı ve ondan<br />

yemek istedim. Ağzıma aldığım zaman gizliden bir ses bana şöyle dedi: "Allah için yemesini<br />

bıraktığın şeyi yemeye utanmıyor musun?" Bunun üzerine onu ağzımdan çıkarıp attım. Onu<br />

yemeyi sözde durmamak kabûl ettim. Bu da bir hıyânettir. Hâin olan kimse de, Allah katında<br />

sevilen biri olamaz." buyurdu.<br />

Cüneyd-i Bağdâdî, tasavvuf yolunda olmasına rağmen ulemâ elbisesi ile dolaşırdı. "Niye<br />

sofilerin hırkası gibi hırka giymiyorsun?" diye soranlara; "Hırka ve yamalı elbise giymenin<br />

bir işe yarayacağını bilsem, demirden ve ateşten elbise yaptırıp giyerim. Ama kalbime; îtibâr<br />

hırkaya değil, yanık kalbedir, şeklinde de bir ilhâm geliyor." karşılığını verdi.<br />

Cüneyd-i Bağdâdî bir gün arkadaşı büyük velî Ebû Bekir Şiblî'yi; "Lâ havle velâ kuvvete illâ<br />

billah." derken gördü. Ona; "Bu söz canı sıkılanların kelâmıdır. Can sıkıntısı ise kazâya rızâ<br />

göstermemekten kaynaklanır." buyurdu.<br />

Bir kimse, Cüneyd-i Bağdâdî'ye; "Bu zamanda hakîki kardeşlikler azaldı. Nerede o, Allah<br />

için yapılan kardeşlikler?" deyince, Cüneyd-i Bağdâdî; "Eğer senin sıkıntılarına katlanacak,<br />

ihtiyaçlarını giderecek birini arıyorsan, bu zamanda öyle bir kardeşi, arkadaşı bulamazsın.<br />

Ama, kendisine Allah için yardım edeceğin, sıkıntılarına Allah rızâsı için katlanacağın bir<br />

kardeşlik istiyorsan böyleleri çoktur." buyurdu.<br />

Bir kimse Cüneyd-i Bağdâdî'den duâ istediğinde şöyle duâ ederdi:<br />

"Allahü teâlâ senin kalbini dağınık etmesin. Seni, kendisinden alıkoyan her şeyden kurtarsın.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!