22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Yine buyurdu ki:<br />

"Beni, Seyyid Abdullah ve Seyyid Tâhâ'dan üstün tutmayınız." Eshâbı; "Onlar sizin<br />

talebenizdir, nasıl böyle dersiniz?" diye arz ettiklerinde; "Onlar şehzâdelerdir. Pâdişâh<br />

olacaklardır. Biz ise, bir müddet onların terbiyesi ile meşgûl olan ve böyle yüksek bir<br />

vazîfenin kendisine verildiği bir mürebbiyeyiz. Mürebbî, şah olacak şehzâdeden üstün<br />

olabilir mi?" buyurdular.<br />

Berdesûr kasabasında bir medrese yapıp, müderrislik yapan ve mezunlar vermeye başlayan<br />

yeğeni Seyyid Tâhâ, arada bir huzûruna gelir, sohbetinde bulunurdu. Her defâsında kendisine<br />

tasavvuf yoluna girmesi söylenir, o da; "Bir gün inşâallah o da olur." der ve kendi kendine;<br />

"Peygamberlerin, âlimlerin ve evliyânın hep düşmanları, hasetçileri, sevmiyenleri olmuştur.<br />

Amcam, dedikleri gibi büyük evliyâdan olsa, muhakkak hasetçisi, düşmanı, çekemeyeni<br />

olurdu. Hele bu âhir zamanda ve kıyâmetin yaklaştığı, hakîkatın unutulup, bid'atin revâc<br />

bulduğu böyle bir devranda acaba niçin hiç büyüklüğünü inkâr eden düşmanı yoktur?" diye<br />

düşünürdü. Bir gün Berdesûr'da çarşıda birisinin, amcasının aleyhinde konuştuğunu gördü.<br />

Bunun üzerine; "Sevmeyeni, kabûl etmeyeni olduğuna göre, evliyâdandır." deyip, Nehrî'ye<br />

geldi. Amcasına teslîm olup, bir müddet istifâde etti. Sonra Mevlânâ'nın dâveti üzerine<br />

Bağdâd'a gitti, orada kemâle geldi.<br />

Ömrünü ilim tahsîl etmeye, İslâmiyeti öğrenmeye ve öğretmeye vakfetmiş olan ve pekçok<br />

kerâmetleri görülen Seyyid Abdullah-ı Şemdînî hazretleri 1813 (H.1228) senesinde<br />

Şemdinli'nin Nehrî kasabasında vefât etti. Nehrî kabristânının girişinde defn edildi. Kabrinin<br />

üzerinde sâde bir türbe vardır. Mübârek kabri sevenleri tarafından ziyâret edilmekte, âşıkları<br />

duâ edip mübârek rûhundan feyz almaktadır. Onu vesîle ederek duâ edenlerin maddî ve<br />

mânevî dertlerine dermân buldukları dilden dile anlatılmaktadır.<br />

Şemdinli'nin Nehrî kasabasında ilk defâ irşâd ve feyz kaynağı olan Seyyid Abdullah-ı<br />

Şemdînî, Şâfiî mezhebi fıkhında ve diğer ilimlerde derin âlim olup, ilmiyle âmil, büyük veli,<br />

peygamberlik sırlarına vâkıf ve hazret-i Osman'ın güzel ahlâkını hatırlatan güzel ahlâk sâhibi<br />

olup, hayâ ve edebin kaynağı idi. Her hâli istikâmet ve doğruluk üzere idi. Sohbetleri hasta<br />

ruhlara gıdâ, bakışları kararmış kalblere şifâ idi. İnsanların dünyâda ve âhirette kurtuluşa<br />

ermelerinin, saâdet kapısının anahtarı idi. Allahü teâlâ şefâatine ve feyzlerine mazhâr eylesin.<br />

Amin.<br />

1) El-Minah; s.108<br />

2) Şems-üş-Şümûs; s.136<br />

3) Mecd-i Tâlid; s.106<br />

4) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; s.1128<br />

ABDULLAH-I ŞÜTTÂRÎ;<br />

Hindistan evliyâsından. Doğum târihi ve yeri belli değildir. Büyük âlim Şihâbüddîn<br />

Sühreverdî'nin torunlarındandır. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. İlim tahsîline başladıktan<br />

sonra Hemedâniyye tarîkatını Ali Hemedânî'den, Kâdiriyye tarîkatini ise Şeyh<br />

Abdülvehhâb'dan öğrendi. Daha sonra Tayfûriyye tarîkati şeyhlerinden Muhammed Ârif'in<br />

sohbetlerine devâm ederek, talebesi oldu.<br />

Abdullah-ı Şüttârî nefsinin isteklerini yapmamakta çok azimli olduğundan hocası tarafından<br />

"Şüttâr" lakabı verildi. Şeyh Muhammed Ârif, tasavvuf yolunda iyi bir şekilde yetişen<br />

Abdullah-ı Şüttârî'yi; icâzet, diploma vererek, halka doğru yolu göstermesi için Hindistan'a<br />

gönderdi ve; "Vardığın yerde şeyhlik yapanlara şöyle söyle: "Sâhib olduğunuz ilimden beni<br />

faydalandırınız. Bu hususta bana cömerdlik ediniz. Eğer bana verecek bir şeyiniz yoksa, ben

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!