22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

talebe yetiştirme husûsunda icâzet verip, babama gönderdi."<br />

Cerrâhzâde, âlim, fazîlet sâhibi, asrının bir tânesi ve zamânının iftihârı idi. Talebelerinin<br />

kalbine hitâb ve tesir etmede büyük bir tasarruf sâhibi idi. Sohbetinde bulunanlar kısa<br />

zamanda yükselirdi. Devamlı olarak insanlara hayrı tavsiye eder, vâz ve nasîhatte bulunurdu.<br />

Çok ibâdet ederdi. Birçok kerâmetleri vardı. Bu kerâmetlerinden bâzıları:<br />

Talebelerinden Ali bin Bâlî anlatır: "Onun sohbetinden sonra îtikâfda bulunurdum. Bir gün<br />

sabah namazını kıldıktan sonra, mescidde zikirle meşgûl iken, hocam Cerrâhzâde de<br />

mescidin bir kenarında kıbleye yönelmiş vaziyette murâkabeye varmıştı. Onun, bir ân için<br />

bana iltifât edip baktığını düşündüm. Bu anda beni kuvvetli bir cezbe hâli kapladı. Benim<br />

üzerimde garîb hâller zuhûr etti. Neredeyse kalbim duracaktı. Sonra bu hâlimin, onun<br />

tasarrufuyla olduğunun farkına vardım. Allahü teâlânın lütuflarına kavuştum."<br />

Onun talebelerinden Osman Rûmî anlatır: "Bir gece mum yaktım ve odama getirip, direğin<br />

üzerine koydum. İşime başladım. Uyuya kalmışım. Mum bitmiş, onun ateşinden direk<br />

yanmış, neredeyse oda da yanmak üzereyken uyandım, ateşi söndürdüm. Allahü teâlâya<br />

şükrettim. Bu hâli kimse bilmiyordu ve kimseye de anlatmamıştım. Sabah olunca, hocam<br />

Cerrâhzâde'nin sohbet meclisinde idim; beni azarladı ve; "Neredeyse evi yakacaktın. Bir daha<br />

böyle yapma. Uyanık ol. Bu işini gizli tut." buyurdu."<br />

Yine Molla Muhyiddîn Ahîzâde anlatır: "Edirne'de Atik Medresesinde müderris idim. Benim<br />

yanıma bir derviş geldi. "Sana bir müjdem var. Ancak âilem ve çocuklarımın nafakası yok.<br />

Bir şey vereceğini umarak geldim." dedi. Ondan neyi müjdeleyeceğini sordum: "Sen, büyük<br />

vezîr Rüstem Paşanın Hayrabolu'da yaptırdığı medresede müderris olacaksın. Haber sana<br />

filan saat gelecek." dedi. Onun vermiş olduğu habere inanmadım. Herhangi bir şey de<br />

vermeden geri gönderecektim. Sonra bu haberin nereden çıktığını ve onun kim olduğunu<br />

sordum. "Ben, Şeyh Muslihuddîn Cerrâhzâde'nin sevenlerindenim. Âile fertlerimin çok ve<br />

fakir olduğumu, borçlarımı ödemekte sıkıntı çektiğimi ona arz ettim. Bana buyurdu ki: "Bu<br />

gece Resûlullah efendimizi rüyâmda gördüm. Bana MollaMuhyiddîn'in Atik Medresesinden,<br />

Rüstem Paşa Medresesine naklolacağını haber verdi." buyurdu. Bu haber Cerrâhzâde<br />

hazretlerine filân gün filân saatte ulaştı. Ben sizi bilmediğim ve tanımadığım hâlde size<br />

gönderdi. Bu haberi müjdele, umulur ki, size yardım eder ve bâzı sıkıntılarınızı giderir."<br />

buyurdu. Onun emrine uyarak bu maksadla size geldim." dedi. Bundan sonra onun getirdiği<br />

habere inandım. Ona bir şeyler verdim. "Eğer senin dediğin gibi olursa, başka şeyler de<br />

veririm. Bâzı zarûrî ihtiyaçlarını gidermeyi söz veriyorum." dedim. Derviş yanımdan<br />

gitmişti. Ben olur mu olmaz mı diye tereddüd içinde iken, onun müjdelediği husus, bildirdiği<br />

zamanda bana haber verildi."<br />

CERRÂHZÂDE'NİN SELÂMI VAR<br />

Ahîzâde (Molla Muhyiddîn) anlatır:<br />

"Bir gün bulunduğumuz beldeden bir yere gitmek üzere yola çıkmıştık. Hava çok sıcaktı. Son derece<br />

sıkıntılı ve harâretli bir hâle düştük. Susuzluk son haddine varmıştı. Kâfilede ise hiç su kalmamıştı.<br />

Bize suyun bulunduğu yeri gösterecek birisi de yoktu. Susuzluktan ve harâretten ölüm derecesine<br />

geldik. Bindiğim hayvandan indim ve hâlimi düşünerek oturdum. Bir de baktım, uzaktan bize doğru<br />

yaklaşan bir karaltı gözüktü. Bize yaklaşınca, ayağa kalkıp karşıladık. Yanımıza gelince, heybesini<br />

sırtından indirip, içinden birkaç karpuz çıkardı ve önümüze koydu. "Size Şeyh Muslihuddîn<br />

Cerrâhzâde'nin selâmı var. Yola gidebilmeniz için bu karpuzları yiyiniz. Bundan sonra azıksız yola<br />

çıkmayınız buyuruyor." dedi. Adama nereli olduğunu ve ne için geldiğini sordum. Cevâbında; "Şu<br />

dağın ardındaki Şeyh Muslihuddîn Cerrâhzâde'nin köyündenim. Bana; "Filân medresenin müderrisi<br />

Molla Muhyiddîn yoldadır. Şiddetli susuzluğa düşmüştür. Biriniz şu karpuzları ona çabukça götürüp<br />

versin" buyurdu. O, filân yerde ikâmet etmektedir. Ben onun emrine uyup, sizin tarafınıza bunun için

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!