22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Tâ akşam nemâzına kadar bu hâlde hayret içinde kaldım. O<br />

vaktde Hadîce, beni aratmak için her tarafa adamlar göndermiş.<br />

Onlardan ba’zıları gelip beni buldular. Cebrâîl görünmez<br />

oldu. Hadîcenin “radıyallahü anhâ” yanına geldim.<br />

Üzerimde hayret hâli ve vücûdumda titreme vardı. Hadîcenin<br />

dizine dayandım ve hâlimi anlatdım. Kâhin olmakdan<br />

korkuyorum dedim. Hadîce “radıyallahü anhâ”, Allahü teâlâ<br />

korus<strong>un</strong>! Allahü teâlâ senin hakkında hayr murâd etmişdir.<br />

Ümmîd ediyorum ki sen, bu ümmetin Peygamberi olacaksın,<br />

dedi. Sonra hazret-i Hadîce, amcasının oğlu ve eski<br />

kitâbları okumuş olan Varaka bin Nevfelin yanına gitdi. Resûlullahın<br />

“sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ahvâlini söyledi.<br />

Varaka bin Nevfel anlatılanları dinledikden sonra, nefsim<br />

kudretinde olan Allahü teâlâ hakkı için, eğer bu söylediklerin<br />

doğru ise, Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem” bu<br />

ümmetin Peygamberidir. Mûsâya “aleyhisselâm” gelen Nâmûs-u<br />

Ekber “Cebrâîl aleyhisselâm” ona da gelmişdir. Dahâ<br />

sonra Varaka bin Nevfel, Muhammed aleyhisselâmı Kâ’benin<br />

yanında gördü ve başından geçenleri bana anlat dedi. O<br />

da anlatdı. Yemîn ederek dedi ki: Sana gelen Nâmûs-u Ekberdir.<br />

O sana ilâhî hükmleri getirecekdir. Nitekim, Mûsâya<br />

da “aleyhisselâm” getirdi. Sen bu ümmetin Peygamberisin.<br />

Sana kavminden elemler gelecek. Seni memleketinden çıkaracaklar.<br />

Bir tâife sana yardım edecekdir. Eğer ömrüm vefâ<br />

ederse, sana elimle, dilimle, malımla ve canımla yardım ederim!<br />

Sonra hazret-i Muhammedin “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

mubârek başından öpdü. Resûlullah “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” kalbi mutmein bir hâlde hazret-i Hadîcenin “radıyallahü<br />

anhâ” evine geldi.<br />

¥ Hâdiselerden biri de Eksem bin Sayfî kıssasıdır: Hazret-i<br />

Muhammedin “sallallahü aleyhi ve sellem” peygamberliğini<br />

işitince, gidip görmek istedi. Kavmi on<strong>un</strong> gideceğini<br />

duy<strong>un</strong>ca, sen bizim büyüğümüzsün, hafîflik yapma. Kavminden<br />

iki kişi gönder, gidip o Resûlün “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

ahlâkını, sözlerini, hâllerini görüp gelsinler, dediler. İki<br />

kişi gönderdi. Gidip dönünce, Resûlullahın “sallallahü aley-<br />

– 97 – Şevâhid-ün Nübüvve - F:7

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!