22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM<br />

Muhammed aleyhisselâmın peygamberliğinin bildirilmesinden<br />

hicretine kadar vukû’ bulan hâdiseler:<br />

¥ Hazret-i Muhammede “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

Cebrâîlin “aleyhisselâm” gelmesi ve vahy getirmesi yaklaşmışdı.<br />

O sırada Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

Mekkenin dışına çıkdığında, yanından geçdiği her taşdan:<br />

“Esselâmü aleyke yâ Resûlallah” diye ses gelirdi. Etrâfına<br />

bakınca, kimseyi göremezdi.<br />

(Sahîh-i Buhârî)de şöyle bildirilmişdir: Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” peygamberliği bildirilmeden önce sahîh<br />

rü’yâlar görürdü. Gördüğü rü’yâlar gündüz aynen çıkardı.<br />

Sonra yalnızlığı sevmeye başladı. Halkdan uzaklaşıp, çoğu<br />

geceleri Hira dağındaki mağarada ibâdet ile geçirirdi.<br />

Hazret-i Hadîcenin “radıyallahü anhâ” yanına gelir, birkaç<br />

günlük azığını alır giderdi. Ramezân ayında birgün Hira dağındaki<br />

mağarada ibâdet ile meşgûl iken, bir kimse geldi.<br />

Elinde ipekden bir örtü vardı.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” şöyle buyurmuşdur:<br />

O kimse bana “Oku” dedi. Ben okuma bilmem dedim.<br />

Elindeki örtüyü başımın üzerine koydu. Başımı ve yüzümü<br />

örtdü. Zan etdim ki öleceğim. Sonra o örtüyü başımdan kaldırdı<br />

ve “Oku” dedi. Ben okuma bilmem dedim. Yine önceki<br />

gibi, meâl-i şerîfi, (İnsanı bir kan pıhtısından yaratan Rabbinin<br />

adıyla oku! Oku, insana bilmediklerini öğreten ve kalemle<br />

yazdıran Rabbin en büyük kerem sâhibidir) olan Alak<br />

sûresinin [1-5] âyet-i kerîmelerini okudu. Sonra geri çekildi.<br />

Ondan işitdiklerim kalbime temâmen yerleşdi. Fekat bana<br />

mecnûn ve şâir demelerinden korkdum. Onları hiç sevmezdim.<br />

Çok endîşelendim. Bu sırada gök tarafından bir ses işitdim.<br />

Ey Muhammed! Sen Allahü teâlânın Resûlüsün. Ben<br />

de Cibrîlim, dedi. Semâda nereye baksam onu görüyordum.<br />

– 96 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!