22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

luluk, Ona karşı gâlib gelemez” dedi. Sabâh olduğ<strong>un</strong>da sevincimden<br />

devemi <strong>un</strong>utmuşdum. Yola çıkıp yürümeye başladım.<br />

Bir yere geldim. Bir de bakdım ki, Kus bin Sa’îde bir<br />

ağaç altında oturmuş, elindeki baston<strong>un</strong>u bir taşa vurarak<br />

cenk şi’ri okuyordu. Yanına yaklaşıp selâm verdim. Selâma<br />

cevâb verdi. Orada bir çeşme ve iki kabr ve iki kabrin arasında<br />

bir mescid vardı. Yanında iki dâne de aslan vardı. Aslanlar<br />

teberrüken kendilerini ona sürerlerdi. Aslanlardan biri<br />

oradaki çeşmeye su içmeye giderken, diğeri de peşine düşdü.<br />

Kus bin Sa’îde elindeki bastonu arkadaki aslana vurup, sen<br />

dur, senden önce giden su içip gelsin, sonra da sen git, dedi.<br />

Önce giden aslan su içip gelince, beklemekde olan diğer aslan<br />

gidip, su içdi. Bu kabrler kimin kabridir diye sordum. Benim<br />

iki arkadaşım vardı. Burada benimle birlikde Allahü teâlâya<br />

ibâdet ederlerdi ve Ona aslâ şirk koşmazlardı. Onlar<br />

vefât etdiler. Bu iki kabr onların kabrleridir. Ben de burada<br />

onlara kavuşma zemânımı bekliyorum, dedi.<br />

¥ Zeyd bin Amr ve Varaka bin Nevfel hak din aramak<br />

için Musulda bir râhibe gitdiler. Varaka bin Nevfel nasrânî<br />

oldu. Zeyd bin Amr nasrânîliği uyg<strong>un</strong> bulmadı ve kabûl etmedi.<br />

Oradan ayrılıp yola devâm etdi. Başka bir râhibe uğradı.<br />

Râhib nereden geliyors<strong>un</strong> diye sor<strong>un</strong>ca, hazret-i İbrâhîmin<br />

yapmış olduğu Kâ’beden geliyorum, dedi. Niçin oradan<br />

ayrılıp yola çıkdın deyince de, hak din aramak için ayrıldım,<br />

dedi. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine râhib ona, hemen geri dön, senin aradığın<br />

hak din yakında sizin memleketinizde zuhûr edecekdir,<br />

dedi. Zeyd bin Amr, hazret-i Muhammedin “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” peygamberliğinin bildirilmesinden önce öldürülmüşdür.<br />

Allahü teâlânın bir olduğ<strong>un</strong>a, îmâna, kıyâmet<br />

gününe dâir çok şi’rleri vardır. Sa’îd bin Zeyd “radıyallahü<br />

anh” şöyle demişdir: Ben ve Ömer bin Hattâb “radıyallahü<br />

anh” Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” Zeyd bin<br />

Amrın hâlini sorduk. Buyurdu ki: “O kıyâmet günü tek bir<br />

ümmet olarak kalkacakdır”.<br />

¥ Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” Peygamberliğini<br />

müjdeleyen hâdiselerden biri de Abd-i Kelâl bin Yegûs<br />

– 92 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!