22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

doğum ânında kendisinden bir nûr yükseldiğini, o nûr<strong>un</strong> aydınlığında<br />

her tarafı gördüğünü ve doğ<strong>un</strong>ca yerden bir avuç<br />

toprak alıp, sonra başını yukarı kaldırdığını söyledi dedim. O<br />

yaşlı kimse bu sözleri duy<strong>un</strong>ca; Ey Huzeyl kabîlesi! Bu çocuğu<br />

öldürün! Çünki bütün dünyâya hâkim olacakdır. Gökden<br />

inecek haberi bekliyor, diye bağırdı.<br />

¥ Halîme hât<strong>un</strong> şöyle anlatmışdır: Muhammed “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” iki yaşına girmişdi ve sütden kesme zemânı<br />

gelmişdi. Onu annesine teslîm etmek için Mekkeye götürdüm.<br />

On<strong>un</strong> sebebiyle kavuşduğumuz bereketin gitmesini<br />

hiç istemiyordum. Annesi Âmine hât<strong>un</strong>a biz bu çocukdan<br />

bereketli çocuk görmedik. Mekkenin havası çok sıcak, vebâ<br />

da olabilir. Biraz dahâ yanımızda kalmasına müsâade eder<br />

misiniz dedim. Müsâade etdi ve bir sene dahâ bizimle berâber<br />

kaldı. Bir gün Habeş nasrânîlerinden bir cemâ’atin bul<strong>un</strong>duğu<br />

bir yere yolum düşdü. Muhammedi “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” gördüler. Dikkatli dikkatli Ona bakdılar. İşlerini<br />

bırakıp, On<strong>un</strong> hâllerini sormaya başladılar. Sırtında iki<br />

küreği arasındaki nübüvvet mührüne bakıp düşündüler. Mubârek<br />

gözlerinin kırmızılığını gördüler. Bana senin bu oğl<strong>un</strong><br />

hiç göz ağrısından şikâyet eder mi diye sordular. Hâyır deyince,<br />

gözlerindeki bu kırmızılık hiç kaybolur mu dediler.<br />

Hâyır kaybolmaz, dedim. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine bana dediler ki: Ne<br />

kadar mal istersen sana verelim ve yüz minnetle cânımızı fedâ<br />

edelim, bu çocuğu bize ver de Habeş diyârına götürelim.<br />

Kitâblarımızdan okuduğumuza göre b<strong>un</strong><strong>un</strong> şânı yüce olacakdır.<br />

Bir son Peygamber gelecekdir ve On<strong>un</strong> doğacağı yer<br />

Harem (Mekke)dir. Zan ediyoruz ki, O Peygamber doğmuşdur<br />

veyâ doğması yaklaşmışdır, dediler. Onlardan çok korkdum<br />

ve O gece gözüme uyku girmedi.<br />

¥ Yine Halîme hât<strong>un</strong> şöyle anlatmışdır: Muhammed aleyhisselâm<br />

üç yaşına girince, süt kardeşleriyle koy<strong>un</strong> otlatmaya<br />

giderdi. Eline bir sopa alır, zevk ve neş’e ile giderdi. Akşam<br />

da şen ve sevinçli dönerdi. Bir gün hava çok sıcak oldu.<br />

Kendi kendime üzülüp bu gün hava çok harâretli. Muhammede<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” bir sıkıntı gelmesin de-<br />

– 75 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!