22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yayılıyordu. Yeşil bir ipek üzerinde uyuyordu. Mememi sînesi<br />

üzerine koy<strong>un</strong>ca gözlerini açdı. Bakdım ki gözlerinden<br />

çıkan bir nûr semâya yükseliyordu. Hemen yüzünü örterek<br />

b<strong>un</strong>u Âmine hât<strong>un</strong>dan sakladım. Sonra Onu kaldırıp, sağ<br />

mememi ağzına verdim. Emmeye başladı. Sonra sol mememi<br />

verdim, onu emmedi. İbni Abbâs “radıyallahü anhümâ”<br />

demişdir ki, o zemân da Allahü teâlâ Ona adâlet ilhâm etdi<br />

ki, o sütü ya’nî sol memeyi ortağına bırakdı. Halîme hât<strong>un</strong><br />

şöyle demişdir. Dâimâ sağ tarafdan Muhammed aleyhisselâm<br />

emerdi. Sol tarafdan da oğlum Damra emerdi. Aslâ kendi<br />

çocuğum, Muhammedden “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

önce süt emmezdi.<br />

¥ Yine Halîme hât<strong>un</strong> şöyle anlatmışdır: Hazret-i Muhammedi<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” emzirmeye başlayınca, sütüm<br />

öyle çoğaldı ki, hazret-i Muhammede “aleyhisselâm” ve<br />

oğlum Damraya süt verdiğim hâlde sütüm hiç azalmadı, dolup<br />

taşdı. Süt vermeyen devemiz süt vermeye başladı. Evimizde<br />

süt bollaşdı. Bütün kaplarımız sütle doldu. Kocam bana:<br />

Ey Halîme! Evimiz bereketlendi. Allahü teâlâ bize ihsânda<br />

bul<strong>un</strong>du. Bütün b<strong>un</strong>lar, yanımızda bul<strong>un</strong>durmakla şereflendiğimiz<br />

bu se’âdetli yavr<strong>un</strong><strong>un</strong> bereketi ile olmakdadır<br />

derdi ve çok sevinip mutlu olurdu.<br />

¥ Halîme hât<strong>un</strong> şöyle anlatmışdır: Muhammedi “aleyhisselâm”<br />

evime götürmek için alınca, üç gün Mekkede kaldık.<br />

Üçüncü gece, yeşil elbiseler giymiş nûr yüzlü bir kimse Muhammedin<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” yasdığına oturmuş,<br />

yüzünden öpüyordu. Kocama da gösterdim. Kocam b<strong>un</strong>u sakın<br />

anlatma. Bilmiş ol ki, bizden dahâ mutlu olarak evine<br />

dönen yokdur, dedi.<br />

¥ Yine Halîme hât<strong>un</strong> anlatmışdır: Mekkeden evimize döneceğimiz<br />

zemân merkebime bindim. Muhammedi “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” önüme aldım. Merkeb Kâ’beye doğru<br />

üç def’a secde etdi. Sonra yola çıkdık. Merkebimiz bütün<br />

merkebleri geçdi. Yol arkadaşlarımın hepsi geride kaldı. Bana,<br />

ey Halîme, merkebin yularını biraz çek. Bu merkeb ge-<br />

– 73 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!