22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ileri gelen adamlarına anlatdı. O b<strong>un</strong>ları anlatırken mecûsîlerin<br />

ateşinin söndüğünü bildiren bir mektûb geldi. Kisrâ<br />

dahâ çok endişelendi. Sonra Mü’bedân gördüğü rü’yâyı anlatdı.<br />

Kisrâ, Mü’bedâna bu hâdiseler için ne denebilir? diye<br />

sordu. O da b<strong>un</strong>lar arablar arasında meydâna gelen bir hâdiseye<br />

işâretdir, dedi. Sonra Kisrâ, Nu’mân bin Münzîre mektûb<br />

yazıp, bu hâdisenin îzâhını sorabileceği bir âlim göndermesini<br />

istedi. O da Abdülmesîh Gassânîyi gönderdi. Kisrâ<br />

bu hâdiseleri ona sordu. Abdülmesîh Gassânî dedi ki: Bu ilmi<br />

dayım Satîh kâhin bilir. O Şâmdadır, dedi. Kisrâ, git ondan<br />

bu hâdiseleri sor dedi. Şâma gidip Satîh kâhini buldu. O<br />

ânda ölmek üzere idi. Selâm verdi, cevâb alamadı. Bir şi’r<br />

okumaya başladı. Satîh kâhin şi’ri işitince gözlerini açdı ve<br />

ey Abdülmesîh! Kisrâ, serâyının sallanması, burçlarının yıkılması,<br />

Mü’bedânın rü’yâsı, Sâve gölünün kuruması sebebiyle,<br />

b<strong>un</strong>ları sordurmak için seni bana gönderdi, dedi. B<strong>un</strong>ların<br />

hepsi âhır zemân Peygamberinin doğduğ<strong>un</strong>a işâretdir.<br />

O bu beldeleri alacakdır. Kisrâlardan, yıkılan burçlar sayısı<br />

kadar kimse Îrâna pâdişâhlık yapacaklar. Sonra devletleri<br />

yıkılacakdır. Abdülmesîh bu haberi Kisrâya götürdü. Kisrâ<br />

ondört kişi pâdişâhlık yapdıkdan sonra bu devlet yıkılacak.<br />

Bu bir hayli iş ve uz<strong>un</strong> zemân alır, dedi. Fekat bu kisrâlardan<br />

on kişinin pâdişâhlığı dört senede bitdi. Diğer dördü Emîr-ül<br />

mü’minîn Osmân “radıyallahü anh” zemânına kadar saltanat<br />

sürdüler.<br />

Ba’zı rivâyetlerde şöyle bildirilmişdir: Kisrâ Dicle nehri<br />

kenârında büyük bir serây yapdırmışdı. Bu serây için hesâb<br />

edilemeyecek kadar çok para harcamışdı. Bir sabâh kalkıp<br />

bu serâyın ikiye bölündüğünü, sular altında kaldığını gördü.<br />

Yanında kâhinlerden, müneccimlerden ve sihrbâzlardan üçyüz<br />

altmış kimse bul<strong>un</strong>duruyordu. B<strong>un</strong>lar arasında arablardan<br />

Sa’îb adında biri vardı ki, kâhinlikde mahâretli ve meşhûr<br />

idi. Verdiği hükm ve haberlerde az hatâ ederdi. Kisrâ<br />

b<strong>un</strong>ları toplayıp, köşkünün ikiye yarılıp, harâb olmasının sebebini<br />

araşdırıp, bulmalarını emr etdi. Herbiri bir tarafa gidip<br />

araşdırmaya başladılar. Sihrbâzların, kâhinlerin ve mü-<br />

– 70 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!