Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami
ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.
ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE
(Peygamberlik Müjdeleri)
Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.
Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:
1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.
2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.
3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.
4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.
5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.
6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.
7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.
8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.
9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
<strong>un</strong> bana geçmesini istemişdim. Fekat Allahü teâlâ başkasına<br />
nasîb etmiş, dedi.<br />
¥ Muhammed aleyhisselâmın nûru, Âmine vâlidemize intikâl<br />
etdiği ânda, bütün putlar yüzüstü devrildi. Bütün şeytânlar<br />
âciz kalıp, işlerini yapamaz oldular. Melekler İblîsin<br />
tahtını parçalayıp, denize atdılar ve İblîse kırkgün cezâ verip,<br />
eziyyet etdiler. Sonra kaçıp, Ebû Kubeys dağının üzerine<br />
çıkdı ve şiddetli bir feryâd etdi. İblîsin bu feryâdını duyan<br />
bütün orduları etrâfında toplandı. Onlara; Vay sizin hâlinize.<br />
Muhammedin “aleyhisselâm” doğması yaklaşdı. B<strong>un</strong>dan<br />
sonra Lat ve Uzzaya tapılmaz. Tevhîd nûru bütün âleme yayılır,<br />
dedi. Muhammed aleyhisselâmın nûr<strong>un</strong><strong>un</strong>, Âmine vâlidemize<br />
intikâl etdiği gece bütün sihrbâzlar ve kâhinler işlerinde<br />
âciz kaldılar. Kehânet sona erdi. Sihrler te’sîrsiz kaldı.<br />
O gece yeryüzündekiler, gökden “Âhır zemân peygamberinin<br />
binlerce iyilik ve ihsânlarla gelme zemânı yaklaşdı” diye<br />
bir ses işitdiler. Hazret-i Âmine Ona hâmile olduğu dokuz ay<br />
müddetle hiçbir elem ve sıkıntı çekmedi. Resûlullahın “sallallahü<br />
aleyhi ve sellem” dünyâya gelişi, Rebî’ül-evvel ayının<br />
onikisinde pazartesi gecesi idi. Ebrehenin Kâ’beyi yıkmak<br />
için geldiği ve Fil vak’ası denilen günden ellibeş gün sonra<br />
idi. Nûşirvân-ı âdilin zemânı idi. Nûşirvân On<strong>un</strong> doğum<strong>un</strong>dan<br />
sonra yirmi iki sene dahâ yaşadı.<br />
¥ Muhammed aleyhisselâm doğmadan önce meydâna gelen<br />
ve On<strong>un</strong> Peygamberliğine müjde ve alâmet olan hâdiselerden<br />
biri de Fil Vak’asıdır. Bu hâdise şöyle vuku’ bulmuşdur.<br />
Habeşiştan kralı Necâşinin Yemende Ebrehe adında bir<br />
vâlîsi vardı. [Habeş pâdişâhlarının hepsine (Necâşi) denir.]<br />
San’ada Kuleys adını verdiği bir kilise yapdırdı. Sonra Necâşiye<br />
bir mektûb yazıp şöyle dedi: Senin için bir kilise yapdırdım<br />
ki, benzeri görülmemişdir ve senden önceki krallara<br />
böylesi nasîb olmamışdır. Burayı arablar için hac yeri yapacağım<br />
ve artık Kâ’beye kimseyi göndermeyeceğim. Ebrehenin<br />
bu sözü arablar arasında duyulup yayıldı. B<strong>un</strong>a kızan<br />
arablardan biri, kilisenin içine girip, def-i hâcetini yaparak<br />
kirletdi. Başka bir rivâyete göre ise, arablardan bir cemâ’at<br />
– 64 –