22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kızı hazret-i Âmineye nasîb oldu. İnşâallah bu husûs anlatılacakdır.<br />

¥ Şâmda yehûdî âlimlerinden birinin yanında beyâz yünden<br />

bir cübbe vardı. Bu cübbeye Yahyâ bin Zekeriyyâ aleyhimesselâmın<br />

kanı bulaşmışdı. Önceki mukaddes kitâblarda,<br />

bu hırkadaki kuruyan kanın damla hâlinde akıp, cübbe bembeyâz<br />

ol<strong>un</strong>ca, Muhammed aleyhisselâmın babası Abdüllah<br />

dünyâya gelecekdir diye okumuşlardı. Bir gün hırkadaki kan<br />

lekelerinin damla hâlinde akdığını ve cübbenin bembeyâz<br />

hâle geldiğini gördüler. Anladılar ki, hazret-i Abdüllah dünyâya<br />

geldi. Aradan epeyce zemân geçdikden sonra, Kureyş<br />

kabîlesinden bir gurub kimse, ticâret için Şâma gitdiler. Yehûdî<br />

âlimleri b<strong>un</strong>lardan Abdüllah bin Abdülmuttalibin hâlini<br />

sordu. Onlar da, On<strong>un</strong> güzelliğinden, üstün ahlâkından ve<br />

alnında parlıyan nûrdan bahsetdiler. Yehûdî âlimleri: O nûr<br />

Abdüllahın nûru değil, bilâkis Muhammedin nûrudur. On<strong>un</strong><br />

sebebiyle Abdüllahın alnında parlıyor. Muhammed aleyhisselâm<br />

bütün putları kıracakdır, dediler. Kureyşliler bu sözleri<br />

işitince ve önceden bu alâmetleri gördükleri için, Kâ’benin<br />

Rabbi hakkı için yehûdî âlimleri doğru söylüyor diyerek, onların<br />

anlatdıklarını tasdîk etdiler.<br />

¥ Yehûdîler, hazret-i Abdüllahın doğduğ<strong>un</strong>u kesin öğrendiler.<br />

Sonra sihrbâzlarından ve ileri gelenlerinden yetmiş<br />

kişilik bir kâfile ile Mekkeye gidip, hazret-i Abdüllahı<br />

öldürmek için karar verdiler. Gece yürüyüp, gündüz saklanarak<br />

Mekke civârına ulaşdılar. Gizlenip fırsat beklediler.<br />

Hazret-i Abdüllah Mekke dışına avlanmaya çıkınca, onu öldüreceklerdi.<br />

Bir gün, hazret-i Abdüllahı, Mekke vâdîlerinden<br />

birinde gördüler. Öldürmek için harekete geçdiler.<br />

Mekke halkından Veheb bin Abdi Menâf bu durumdan haberdâr<br />

oldu ve gayretine dok<strong>un</strong>du. Kureyşin eşrâfından birini<br />

yehûdî tâifesinin öldürmesi revâmıdır diyerek, adamlarını<br />

toplayıp, Abdüllahı kurtarmaya gitdi. Oraya varınca,<br />

gökden insanlara benzemeyen bir tâife indiğini ve yehûdîleri<br />

darmadağın etdiklerini ve bu husûsda çok gayret gösterdiklerini<br />

gördüler. Veheb bin Abdi Menâf b<strong>un</strong>ları görünce<br />

– 62 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!