22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

nir yokdu. Sâdece başında ve elinin içinde kemik vardı. Dilinden<br />

başka hiçbir yeri hareket etmezdi. Hurma ağacından<br />

ve yaprağından ona bir taht yapmışlardı. Vücûd<strong>un</strong>u ayaklarından<br />

boğazına kadar sarmışlardı. Kaftan sarar gibi sarıp,<br />

yapdıkları tahtın üzerine koymuşlardı. Bir yere götürmek istedikleri<br />

zemân o tahtla taşırlardı. Onu bir gün Mekkeye götürdüler.<br />

Kureyş kabîlesinin ileri gelenlerinden dört kişi onu<br />

görmek için yanına geldiler. Yanlarına hediyye aldılar ve hediyyelerini<br />

ve neseblerini gizlediler. Kendilerini başka bir<br />

kabîleden tanıtdılar. Kâhin onlara dedi ki: Siz bahs etdiğiniz<br />

kabîleden değil, Kureyş kabîlesindensiniz. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine<br />

gizledikleri hediyyeleri de çıkarıp, kâhinin önüne koydular.<br />

Sonra kâhine gelecek hâllerden sordular. Kâhin Satîh pekçok<br />

şeyler anlatdı. Son<strong>un</strong>da (Mekkede Abd-i Menâf oğullarından<br />

bir yiğit gelecek. İnsanları doğru yola da’vet edecek,<br />

putları kıracak. Allahü teâlânın bir olduğ<strong>un</strong>u ve yalnız Ona<br />

tapılacağını bildirecek. O Peygamberin halîfeleri olacak) dedi<br />

ve her birinin vasflarını da ayrı ayrı söyledi. Dahâ sonra<br />

gelecek olan meliklerden haber verdi. B<strong>un</strong>ların tafsilâtı, kitâblarda<br />

yazılmışdır.<br />

¥ Yemen meliklerinden biri korkulu bir rü’yâ görmüşdü.<br />

Kâhinleri ve müneccimleri toplayıp, rü’yâsını ta’bîr etmelerini<br />

istedi. Onlar da rü’yânı anlat, ta’bîr edelim dediler. Melik<br />

rü’yâmı da siz söyleyin ve ta’bîr edin ki, o zemân ta’bîrinize<br />

tam inanırım, dedi. Biz b<strong>un</strong>u yapamayız. B<strong>un</strong>u ancak<br />

kâhin Satîh ve kâhin Şık yapabilir, diyerek o zemânda kâhinler<br />

arasında meşhûr olan bu iki kâhinin yapabileceklerini<br />

söylediler. Melik o kâhinlere adam gönderip çağırtdı. Önce<br />

kâhin Satîh geldi. Melike sen rü’yânda kül veyâ kömür gördün<br />

ve insanlar ondan yiyordu, diyerek rü’yâsını söyledi.<br />

Sonra ta’bîri şöyledir diyerek ş<strong>un</strong>ları anlatdı: Habeşliler sana<br />

gâlib gelecekler. Melik; bu ne zemân olur deyince, altmış<br />

veyâ yetmiş sene sonra olur, dedi. Melik; bu memleket, Habeşlilerin<br />

elinde devâmlı kalır mı deyince, hâyır, Zilyezen kılıçları<br />

onları oradan sürer diye cevâb verdi. Melik bu mülk<br />

Zilyezen oğullarına kalır mı diye sor<strong>un</strong>ca da, hâyır, bir Pey-<br />

– 59 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!