22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ip, sen kimsin dedik. Ben Zerîb bin Yuşelîyim. Îsâ bin Meryemin<br />

vasîsiyim ve Allahü teâlânın sâlih bir kuluyum. Îsâ bin<br />

Meryem “salevâtullahi ve selâmühü aleyh” beni bu dağda<br />

gizledi. Îsâ aleyhisselâm gökden inip domuzları öldürünceye<br />

ve haçları kırıncaya kadar ve Nasârânın iftirâsından kurtulmasına<br />

kadar benim uz<strong>un</strong> ömrlü olmam için düâ etdi, dedi.<br />

Sonra sözlerine şöyle devâm etdi: Ben Muhammed aleyhisselâm<br />

ile görüşemedim. Hazret-i Ömere selâmımı iletiniz ve<br />

Ona, “Yâ Ömer! Doğrulukdan ayrılma ve güler yüzlü ol. Kıyâmet<br />

yaklaşmakdadır,” dediğimi söyleyiniz, dedi. Sonra<br />

gözden kayboldu. Nadla bu hâdiseyi yazıp, Sa’d bin Ebî<br />

Vakkâsa “radıyallahü anh” gönderdi. O da Emîr-ül mü’minîn<br />

Ömere “radıyallahü anh” gönderdi. Hazret-i Ömer, Sa’d<br />

bin Ebî Vakkâsa şöyle yazdı: “Yanında bul<strong>un</strong>an ensâr ve<br />

muhâcirîn ile o dağa git. Benden o kimseye selâm söyle! Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” bana Îsâ aleyhisselâmın<br />

vasîlerinden ba’zılarının o dağda yaşadığını söylemişdi.<br />

Sa’d bin Ebî Vakkâs, ensâr ve muhâcirînden dört bin kişilik<br />

bir cemâ’atle o dağa gitdi. Kırk gün orada kalıp, ezân okudular.<br />

Dağdan hiçbir ses işitilmedi.<br />

¥ Ka’bûl Ahbâr ”radıyallahü anh” şöyle rivâyet etmişdir:<br />

Buht<strong>un</strong>nasâr Benî İsrâîli katl ve esîr etdikden sonra, korkulu<br />

bir rü’yâ gördü ve gördüğü rü’yâyı <strong>un</strong>utdu. Kâhinlerini ve<br />

sihrbazlarını toplayıp, rü’yâsının ta’bîrini sordu. Onlar da<br />

rü’yânı söyle ki ta’bîrini yapalım, dediler. Buht<strong>un</strong>nasâr onlara<br />

kızıp, ben sizi böyle günler için tutarım. Size üç gün<br />

müddet veriyorum. Eğer rü’yâmı bilip ta’bîr edemezseniz,<br />

hepinizi öldürürüm, dedi. Bu haber halk arasında yayıldı. O<br />

sırada Peygamberlerden Danyâl aleyhisselâm Buht<strong>un</strong>nasârın<br />

hapsinde idi. Zindancıya dedi ki: “Buht<strong>un</strong>nasâra söyle,<br />

ben hem rü’yâsını hem de ta’bîrini biliyorum.” Zindancı haber<br />

verdi. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine zindandan çıkarılıp, Buht<strong>un</strong>nasârın<br />

yanına götürüldü. İçeri girince secde yapmadı, Buht<strong>un</strong>nasârın<br />

huzûr<strong>un</strong>a girince, secde yapmak o kavmin âdetlerinden<br />

idi. Buht<strong>un</strong>nasâr, içerde bul<strong>un</strong>anlar dışarı çıksın, dedi.<br />

Sonra Danyâl aleyhisselâma, niçin secde etmedin diye sor-<br />

– 56 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!