22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

di. Sonra ömrünün son<strong>un</strong>a kadar kötürüm kaldığını da, gördüm.<br />

(Esmâ-i Sahâbî) kitâbının müellîfi olan ve dahâ birçok<br />

eseri bul<strong>un</strong>an ve hadîs ilminde imâm olan İbni Mende-i İsfehânî<br />

“rahmetullahi aleyh” şöyle anlatmışdır: Şâmda bul<strong>un</strong>an<br />

hadîs âlimlerinden birinin yanına hadîs-i şerîf dinlemek<br />

için gitmişdim. Önünde bir perde vardı. Yüzü görünmüyordu.<br />

Oturdum. Perde arkasından hadîs-i şerîf okumağa başladı.<br />

Kendi kendime, acaba niçin önüne perde tutuyor diye<br />

hayret etdim. Hadîs-i şerîf okumayı bitirdi. Benim İbni<br />

Mende olduğumu bilip, bana ey Ebâ Abdüllah, benim perde<br />

arkasında oturmamın sebebini biliyormus<strong>un</strong>, dedi. Hâyır<br />

bilmiyorum, dedim. Sen ilm ehlindensin ve hadîs ilmiyle<br />

meşgûl olanlardansın. Sana anlatayım diyerek şöyle anlatdı:<br />

Bir gün, hadîs ilminde imâm olan hocalarımdan birinin huzûr<strong>un</strong>da<br />

idim. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem”:<br />

(Başını imâmdan önce kaldıran kimse, başını Allahü teâlânın<br />

merkeb başına çevirmesinden korkmaz mı?) buyurduğu<br />

hadîs-i şerîfi okudu. Bu hadîs-i şerîfi çeşidli râvî silsilesinden<br />

rivâyet etdi. Şahsımda bul<strong>un</strong>an şekâvetden olacak ki, kalbimde<br />

bu nasıl olur, diye bir şübhe uyandı. O gece uyudum.<br />

Sabâhleyin kalkdığımda, başım merkeb başı şekline girmişdi.<br />

Bu sebebden ilm meclislerinden mahrûm kaldım. İlm talebesi<br />

yanıma geldiğinde, onlarla böyle perde arkasından<br />

konuşurum. Senin ilmdeki ve dindeki dereceni bildiğim için<br />

bu sırrı sana söyledim. Yalnız ben hayâtda olduğum müddetce<br />

b<strong>un</strong>u kimseye söyleme. Ben vefât etdikden sonra anlat<br />

ki, insanlar ibret alsınlar da, hadîs-i şerîf dinlerken edebli<br />

ols<strong>un</strong>lar ve kalblerine şübhe getirmesinler, dedi. B<strong>un</strong>u<br />

kimseye anlatmayacağıma dâir Allahü teâlâya söz verdim,<br />

ahd etdim. Sonra o zât perdeyi kaldırdı ve kendisini bana<br />

gösterdi. Bedeni insan bedeni, başı ise merkeb başı idi. Bu<br />

hâli o hayâtda iken kimseye söylemedim. Herşeyin doğrus<strong>un</strong>u<br />

en iyi bilen Allahü teâlâdır.<br />

İmâm-ı Müstagfirî “rahmetullahi aleyh” Selefden bir zâtın<br />

şöyle anlatdığını nakl etmişdir: Bir yolculukda idim. Bir<br />

– 442 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!