22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ŞEYBÂN-I RÂÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”<br />

Çobanlık yapardı. Cum’a günleri, koy<strong>un</strong>ların bul<strong>un</strong>duğu<br />

yerin etrâfına bir çizgi çekerdi ve nemâza giderdi. Koy<strong>un</strong>lar<br />

o gelinceye kadar çizdiği çizginin dışına çıkmazlardı.<br />

Bir def’asında gusl abdesti alması îcâb etdi. Gusl abdesti<br />

almak için su bulamadı. Bir parça bulut gelip, yağmur yağdı<br />

ve o su ile gusl abdesti aldı. Sonra bulut gitdi. Onu bir odaya<br />

habs edip kapısını sıkıca kapatmışlardı. Sonra kapıyı açdıklarında<br />

onu içerde göremediler.<br />

Süfyân-ı Sevrî “rahmetullahi aleyh” şöyle anlatmışdır:<br />

Şeybân-ı Râî ile hacca gidiyorduk. Yolda giderken karşıda<br />

bir aslan göründü. Şeybâna karşıdan geleni görüyormus<strong>un</strong>,<br />

yolumuzu kesdi dedim. Bana, korkma dedi ve aslanı yanına<br />

çağırdı. Aslan, köpek gibi kuyruğ<strong>un</strong>u sallayarak geldi. Aslanın<br />

kulağını tutup bükdü. Bu ne şöhretdir, dedim. Şeybân,<br />

ey Sevrî, eğer meşhûr olmağı kötü bilmeseydim, eşyâmı kendim<br />

taşımazdım. Bu aslana yükleyip, tâ Mekkeye kadar ona<br />

taşıtırdım, dedi.<br />

ABDÜLLAH BİN MUBÂREK “rahmetullahi aleyh”<br />

Merv ehlindendir. 118 de Horâsânda doğdu. Fırat kenârında<br />

Hey’et denilen bir beldede 181 [m. 797]de vefât etdi.<br />

Kabri oradadır. Zemânında, ilm ehlinden hiç kimsede bul<strong>un</strong>mayan<br />

üstün hasletler, bir arada olarak, onda toplanmışdı.<br />

Fakîh, âlim, vera’ sâhibi, sünnet-i seniyyenin ma’rifetine<br />

sâhib ve hâfız idi. Bütün ilmlerde âlim idi. Kahramânları<br />

imrendirecek derecede şecâ’at sâhibi ve cesûr idi. Şi’r<br />

söyliyen bir edîb idi. Eline geçen şeyleri vermekde çok cömerd<br />

idi. Süfyân-ı Sevrî “rahmetullahi aleyh”, senede üç<br />

gün Abdüllah bin Mubârek “rahmetullahi aleyh” gibi olabileyim<br />

diye çok gayret sarf etdim. B<strong>un</strong>a güç yetiremedim,<br />

demişdir.<br />

Fudayl bin Iyâd “rahmetullahi aleyh”, Kâ’benin sâhibi<br />

olan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, şu iki gözüm, Abdüllah<br />

bin Mubârek “rahmetullahi aleyh” gibi, bir başka kimse<br />

– 437 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!