22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

latmışdır: Bir seher vakti zemzem kuyus<strong>un</strong><strong>un</strong> yanında oturuyordum.<br />

Bir ihtiyâr zât geldi. Zemzem kuyus<strong>un</strong><strong>un</strong> kapısından<br />

içeri girdi. Yüzünü bir örtü ile örtmüşdü. Zemzem<br />

kuyus<strong>un</strong>dan bir kova ile zemzem çıkarıp içdi. Kalanını da<br />

ben içdim. Bâdem ezmesi idi. O zemâna kadar ondan dahâ<br />

lezzetli bir şey içmemişdim. Sonra geriye dönüp bakdım. O<br />

ihtiyâr gitmişdi. Bir başka seher vakti gidip, yine oraya<br />

oturdum. Aynı zât tekrâr geldi. Bir kova ile zemzem çekip<br />

içdi. Kalanını da ben içdim. Bal şerbeti idi. Geri dönüp<br />

bakdığımda o ihtiyâr zât gitmişdi. Bir başka seher vaktinde<br />

yine aynı yere oturmuşdum. O zât aynı şeklde yine geldi.<br />

Bir kova ile zemzem çekip içdi. Kalanını da ben içdim,<br />

şeker karışdırılmış süt idi. Bu sefer o zâtın elbisesinden sıkıca<br />

tutdum ve Kâ’benin hakkı için sen kimsin, diyerek, yemîn<br />

verip sordum. Ben hayâtda olduğum müddetce kimseye<br />

anlatmazsan, sana kim olduğumu söylerim, dedi. Kimseye<br />

söylemem, dedim. Ben Süfyân bin Sa’îd Sevrîyim, dedi.<br />

Süfyân bin Sa’îd, Basrada bir dost<strong>un</strong><strong>un</strong> evinde vefât etdi.<br />

O evin sâhibi şöyle anlatmışdır: Oğlum<strong>un</strong> bir bülbülü vardı.<br />

Süfyân-ı Sevrî “rahmetullahi aleyh” bu kuşu niçin böyle<br />

habs ediyors<strong>un</strong>uz. Keşke serbest bıraksanız dedi. Ben bu kuş<br />

oğlum<strong>un</strong>dur, o size bağışlasın, siz de serbest bırakınız dedim.<br />

Bağışlamasını kabûl etmeyip, kuşu oğlumdan bir dinâra satın<br />

aldı ve serbest bırakdı. Kuş gündüz dışarda dolaşır, geceleri<br />

ise Süfyân-ı Sevrînin bul<strong>un</strong>duğu eve gelirdi. O vefât<br />

edince, kuş cenâzesini ta’kîb edip, kabrine geldi ve acı acı ötdü.<br />

Sonra, devâmlı on<strong>un</strong> kabrinin başına giderdi. Ba’zı gecelerde<br />

orada kalırdı. Ba’zen de eve gelirdi. Son<strong>un</strong>da o bülbülü<br />

Süfyân-ı Sevrînin kabrinin başında ölü buldular. Kabrinin<br />

kenârına gömdüler.<br />

Süfyân-ı Sevrînin “rahmetullahi aleyh” cenâzesini yıkarken,<br />

cesedi üzerinde “Allah onlara kâfî gelecekdir” diye yazılı<br />

gördüler. Hicrî yüzaltmışbir senesinde Basrada vefât vetdi.<br />

[(Câmi’ul-kebîr), (Câmi’us-sagîr) ve (Ferâiz) kitâbları<br />

vardır.]<br />

– 436 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!