22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kirâmdan “aleyhimürrıdvân” yüzyirmi veyâ yüzotuz kişi görmüşdür.<br />

Hicretin yüzon<strong>un</strong>cu senesinde Receb ayında seksendokuz<br />

yaşında vefât etdi.<br />

(Kût-ül-Kulûb) kitâbında şöyle yazılıdır: Hasen-i Basrî<br />

“rahmetullahi aleyh” tâbi’înin en büyüklerindendir. Bedr eshâbından<br />

yetmiş kişiyi gördü. Eshâb-ı kirâmdan ise üçyüz kişiyi<br />

görmüşdür. Hazret-i Ömerin “radıyallahü anh” halîfeliğinin<br />

sona ermesinden iki sene önce, hicretin yirminci senesinde<br />

Medînede doğdu. Annesi, Resûlullahın “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” hanımı Ümmü Selemenin “radıyallahü anhâ”<br />

câriyesi idi. Ağladığı zemân Ümmü Seleme “radıyallahü<br />

anhâ” onu kucağına alır, ağzına memesini verirdi. Konuşması,<br />

hilmi, vekârı ve sekînesi Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” çok benzerdi. Tesavvuf ilminde öyle sözler söylerdi<br />

ki, benzeri ondan başkasından işitilmezdi. Bu ilmi kimden<br />

aldın diye sorduklarında, Huzeyfet-ebni Yemânîden “radıyallahü<br />

anh” aldım, derdi. Huzeyfet-ül-Yemânîye, sen bu ilmi<br />

kimden aldın diye sordular. Bu bana Resûlullahın “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” husûsî bir ihsânı ve ikrâmıdır. Çünki<br />

herkes Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” hayrdan sorardı.<br />

Ben ise şerden sorardım. Şerri öğrenip, ona düşmeyeyim<br />

diye, korkumdan böyle sorardım. Kötü şeyleri öğrenip,<br />

onlardan sakınınca, hayrları kaçırmayacağımı anladım, buyurdu.<br />

Hasen-i Basrî hazretlerinin güzel sözlerinden ba’zıları<br />

şöyledir. Buyurdu ki: Bir kul bütün arzûlarını bırakıp, yalnız<br />

Allahü teâlâya kavuşmayı istiyorsa, az yisin, örtünecek kadar<br />

giyinsin, başını secdeye koyup ibâdetle meşgûl ols<strong>un</strong>.<br />

Konuşduklarına ağlasın, rahmet-i ilâhîyi istesin ve azâb-ı ilâhîden<br />

kaçsın.<br />

Gülme, çünki Allahü teâlânın amellerimizi görüp, hiçbir<br />

amelinizi kabûl etmiyorum, buyurmayacağını bilmiyors<strong>un</strong>.<br />

İnsanoğlu dünyâdan üç şeye hasretle gider: Topladığına<br />

doymaz. Umduğ<strong>un</strong>a kavuşamaz. Önündeki âhıret yolculuğ<strong>un</strong>a<br />

iyi azık te’mîn etmez.<br />

– 433 – Şevâhid-ün Nübüvve - F:28

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!