22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

mak için bana güç, kuvvet vermesini diledim, ihsân etdi.<br />

Üçüncü olarak da, diledim ki bana şehîd olmak nasîb etsin.<br />

B<strong>un</strong>u da ihsân edeceğini ümmîd ediyorum.<br />

MUTRAF BİN ABDÜLLAH ŞEBHÎZ<br />

“rahmetullahi aleyh”<br />

Arkadaşlarından bir cemâ’at ile, karanlık bir gecede, yolda<br />

giderken, birinin kamçısının uc<strong>un</strong>dan bir ışık yayıldı.<br />

Böylece yollarını gördüler.<br />

Bir şahs yalan söyliyerek ona iftirâ etmişdi. Yâ Rabbî! Bu<br />

kimse yalan söylüyorsa, onu helâk eyle diye düâ etdi. O şahs<br />

hemen öldü. Ölen kimsenin hanımı zemânın vâlîsi Ziyâddan<br />

yardım istedi. Vâlî o ona herhangi bir şeyle vurdu mu, diye<br />

sordu. Hâyır dediler. Hâkim, ne yapalım sâlih kul<strong>un</strong> düâsı<br />

takdîre uyg<strong>un</strong> gelmiş, dedi.<br />

MUHAMMED BİN MÜNKEDİR “rahmetullahi aleyh”<br />

Nakl edilir ki, Muhammed bin Münkedir gâzîlerden bir<br />

gurub ile yolculuk yapıyordu. Onlardan biri, cânım tâze peynir<br />

istiyor, dedi. Muhammed bin Münkedir “rahmetullahi<br />

aleyh”, Allahü teâlâya düâ ediniz. O bu yolda size tâze peynir<br />

vermeğe kâdirdir, dedi. Hepsi düâ etdiler. Biraz gitdikden<br />

sonra, ağzı kapalı bir zenbil gördüler. İçi tâze peynir doluydu.<br />

İçlerinden birisi bu peynirin yanında bal olmalı ki,<br />

peynirle yiyelim, dedi. Muhammed bin Münkedir peyniri veren<br />

balı da vermeğe kâdirdir, buyurdu. Sonra hep birlikde<br />

düâ etdiler. Biraz yürüdüler. Yol<strong>un</strong> kavşağında bir kab gördüler.<br />

İçi bal ile dolu idi. Bineklerinden indiler, peynirle balı<br />

birlikde yidiler. [(Se’âdet-i Ebediyye) kitâbının 845.ci sahîfesine<br />

bakınız!]<br />

ABDÜLLAH BİN EBÎ CA’FER “rahmetullahi aleyh”<br />

Gazâ yapmak için, Kostantiniyyeye (İstanbula) gidiyorduk.<br />

Gemimiz parçalandı ve dalgalar bizi bir kaya üzerine<br />

sürükleyip, bırakdı. Beş kişi idik. Allahü teâlâ her sabâh her<br />

– 430 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!