22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

çin Cum’a nemâzı kılayım diye düşündüm. Tereddüde düşdüm.<br />

Son<strong>un</strong>da devâmlı gitmeğe karar verdim. Evin bir tarafından<br />

bir ses işitdim. Meâl-i şerîfi (Ey îmân edenler! Cum’a<br />

günü nemâz için ezân ok<strong>un</strong>duğu zemân Allahı anmaya koş<strong>un</strong>...)<br />

[olan, Cum’a sûresi 9.cu] âyet-i kerîmeyi okuyordu.<br />

Bir gün bir mektûb yazdım. Aklıma birşey geldi. Onu yazarsam<br />

mektûbum güzel olacakdı, fekat yalandı. Yazmasam<br />

doğru olacakdı, fekat mektûbum çirkin olacakdı. Bir yazayım,<br />

bir yazmayayım diye tereddüde düşdüm. Son<strong>un</strong>da yazmayayım<br />

diye karar verdim. Evin köşesinden bir ses geldi.<br />

Meâl-i şerîfi (Allah, îmân edenleri dünyâ hayâtında da âhıretde<br />

de sağlam bir söz üzerinde tutar...) olan [İbrâhîm sûresinin<br />

27.ci] âyet-i kerîmesini okuyordu.<br />

SILATÜBN-Ü ÜŞEYM “rahmetullahi aleyh”<br />

Sözüne güvenilir bir kimse şöyle anlatmışdır: Gazâ için<br />

Kâbile gitmişdik. Gece bir yerde konakladık. Kendi kendime,<br />

bu gece Sılatübn-i Üşeymin ne yapdığını bir ta’kîb edeyim.<br />

Herkes on<strong>un</strong> ibâdetinden bahsediyor, bakalım nasıl, dedim.<br />

Yatsı nemâzını kılınca, uyudu. Sonra herkes uykuya daldı.<br />

O, gece kalkıp, orada bul<strong>un</strong>an bir meşeliğe girdi. Ben de<br />

arkasından girdim. Abdest alıp, nemâz kılmağa başladı. Bir<br />

de bakdım ki on<strong>un</strong> yanına bir aslan geldi. Ben korkumdan bir<br />

ağaca çıkdım. Sılatübn-ü Üşeym aslana hiç aldırmadı ve onu<br />

bir fâre kadar bile hesâba almadı. Secdeye kapanınca ben, aslan<br />

şimdi onu parçalar dedim. Nemâzını bitirip selâm verdi.<br />

Yüzünü aslana dönüp, haydi git ey yırtıcı hayvân, rızkını başka<br />

yerde ara, dedi. Aslan dönüp gitdi ve giderken öyle bir<br />

kükredi ki, ben dağlar birbirinden ayrılıyor zan etdim. O sabâha<br />

kadar nemâz kılmağa devâm etdi.<br />

Aynı şahs yine şöyle anlatmışdır: Düşmâna yaklaşmışdık.<br />

Kumandan askerlere, hiç kimse bir yere ayrılmasın diye emr<br />

etdi. Sılatübn-ü Üşeymin katırı yüküyle birlikde kayboldu.<br />

Kalkıp nemâza durdu. Sonra, yâ Rabbî, katırı yüküyle birlikde<br />

geri göndermen için yemîn ediyorum, dedi. Biraz sonra<br />

katırı yüküyle birlikde geldi ve on<strong>un</strong> yanında durdu.<br />

– 426 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!