22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ana Allahü teâlâ ömrünü uz<strong>un</strong> etsin ey Herem bin Hayyân!<br />

Sen nasılsın, beni sana kim gösterdi, dedi. Allahü teâlâ<br />

beni sana kavuşdurdu, dedim. Lâ ilâhe illallahü sübhâne<br />

Rabbinâ in kâne va’dü Rabbinâ le mef’ûlâ: (Allahdan başka<br />

ilâh yokdur. Rabbimizi noksan sıfatlardan tenzîh ederiz.<br />

Rabbimiz bir şeyi dileyince o olur), dedi. Sonra ona benim<br />

ve babamın ismini nasıl bildin. B<strong>un</strong>dan önce seni hiç görmedim<br />

diye sordum. Herşeyi bilen, her şeyden haberdâr olan<br />

Allahü teâlâ bana bildirdi, dedi. Biraz dahâ nasîhatde bul<strong>un</strong>dukdan<br />

sonra, Muhammed aleyhisselâm vefât etdi. Resûlullahın<br />

halîfesi Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ<br />

anh” vefât etdi. Ebû Bekr-i Sıddîkın arkadaşı hazret-i Ömer<br />

“radıyallahü teâlâ anh” vefât etdi, dedi. Ben, Allahü teâlâ<br />

sana merhamet buyurs<strong>un</strong>. Hazret-i Ömer henüz hayâtdadır,<br />

vefât etmedi, dedim. Evet o da vefât etdi. Allahü teâlâ,<br />

on<strong>un</strong> vefât etdiğinden beni haberdâr etdi, dedi. Sonra biraz<br />

dahâ nasîhat ve hayr düâ etdi. Esselâmü aleyke ve rahmetullahi<br />

ve berekâtühü. B<strong>un</strong>dan sonra görüşemeyiz diyerek<br />

ayrıldı. On<strong>un</strong>la bir kaç adım gitdim, müsâade etmedi. Kûfe<br />

mahallelerinin arasına girinceye kadar, ağlayarak arkasından<br />

bakdım. Sonra onu çok görmek istedim. Ancak haberini<br />

dahî alamadım. Fekat her hafta bir iki kerre onu rü’yâmda<br />

görürdüm.<br />

Nakl ederler ki: Üveys-i Karnî “rahmetullahi aleyh”<br />

Âzerbaycâna gazâya gitmişdi. Orada vefât etdi. Arkadaşları<br />

on<strong>un</strong> için bir kabr kazmak istediler. Bir taşın yanında lahdi<br />

yapılmış, hâzır bir kabr buldular. Sonra kefen sarmak istediler.<br />

Elbiselikde insan eli değmemiş bir kefen buldular. O kefenle<br />

kefenleyip, hâzır buldukları kabre onu defn etdiler.<br />

[(Se’âdet-i Ebediyye) 1189.cu sahîfede buyuruluyor ki: (Sıffîn<br />

muhârebesinde, hazret-i Alînin “radıyallahü anh” yanında<br />

bul<strong>un</strong>du. 37 [m. 657]de şehîd oldu.)]<br />

MEYMÛN BİN ŞEYB “rahîmehullahü teâlâ”<br />

Kendisi şöyle anlatmışdır: Haccâc zemânında, Cum’a nemâzına<br />

gidiyordum. Kendi kendime, bu zâlimin arkasında ni-<br />

– 425 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!