22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

düâ etdi. Bu düâdan sonra Haccâc onbeş gün kadar yaşadı.<br />

Haccâc bu son onbeş gün içinde, her gün, benim Sa’îd bin<br />

Cübeyr ile ne işim vardı. Yatağıma her yatdığımda, ayağımdan<br />

tutup çekiyor, derdi.<br />

Sa’îd bin Cübeyrin “radıyallahü anh” bir horozu vardı.<br />

Her gece öter, onu teheccüd nemâzına kaldırırdı. Bir gece<br />

her nasılsa ötmedi ve Sa’îd bin Cübeyr hazretleri teheccüde<br />

kalkamadı. Sabâhleyin bu iş ona çok ağır geldi ve horoza,<br />

Allahü teâlâ sesini kessin dedi. Ondan sonra o horoz hiç ötmedi.<br />

Annesi bu hâli görerek, oğlu Sa’îd bin Cübeyre, sakın<br />

kimseye beddüâ etme, diye tenbîhde bul<strong>un</strong>du.<br />

Sa’îd bin Cübeyrin “radıyallahü teâlâ anh” boyn<strong>un</strong>u vurup,<br />

şehîd etdiklerinde, başı yere düşdü. İki kerre yüksek ses<br />

ile, bir kerre de hafîf ses ile, “Lâ ilâhe illallah” dedi.<br />

ÜVEYS-İ KARNÎ “radıyallahü teâlâ anh”<br />

Emîr-ül mü’minîn hazret-i Ömer “radıyallahü anh”, halîfeliği<br />

zemânında, bir hac mevsiminde, insanlara ayağa kalkınız,<br />

dedi. Sonra, Murâdîler hâric Kûfeliler oturs<strong>un</strong>, dedi.<br />

Dahâ sonra Karnli kimse hâric Murâdîler de oturs<strong>un</strong>, dedi.<br />

Karnli Üneys adında bir kimse ayakda kaldı. Bu şahs,<br />

Üveys-î Karnînin amcası idi. Hazret-i Ömer ona, Üveysi tanırmısın<br />

diye sordu. Üneys, aramızda ondan câhil, ondan<br />

divâne ve ondan muhtâc kimse yokdur, dedi. Hazret-i<br />

Ömer “radıyallahü anh” ağladı ve Resûlullahdan “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” işitdim: “Üveysin şefâ’atiyle, Rebi’a ve<br />

Mudar kabîleleri sayısınca kimse Cennete girer” buyurdu,<br />

dedi. Herem bin Hayyân “radıyallahü anh” şöyle demişdir:<br />

Bu haber bana ulaşınca, sâdece Üveys-i Karnîyi görmek<br />

maksadı ile Kûfeye gitdim. Birgün Fırat nehrinin kenârına<br />

vardım. Bakdım ki, Üveys-i Karnî orada abdest alıyordu.<br />

Onu tanıdım. Çünki önceden onu bana ta’rîf etmişlerdi. Selâm<br />

verdim, selâmımı aldı. Müsâfehâ yapmak istedim, yapmadı.<br />

Allahü teâlâ sana merhamet etsin ve seni magfiret etsin,<br />

ey Üveys, nasılsın dedim. Ona olan aşırı muhabbetimden<br />

bana ağlamak geldi. O da ağladı. Ağlamamız bitince,<br />

– 424 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!