22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Ebû Müslim Havlânî evine girince, Allahü ekber diyerek<br />

tekbîr getirirdi. Hanımı da tekbîr getirerek karşılar ve hizmetini<br />

görürdü. Bir gün bir kadın hanımına gelerek, eğer<br />

kocan Mu’âviye “radıyallahü anh” aleyhinde söz söylerse,<br />

ona bir hizmetci veririm ve çok yardımda bul<strong>un</strong>urum, râhat<br />

geçinirsiniz, dedi. Ebû Müslîm Havlânî hazretleri akşam eve<br />

gelince tekbîr getirdi. Hanımı her zemânki âdetini terkedip,<br />

tekbîrle karşılamadı ve hizmetini görmedi. Bir kimsenin,<br />

hanımına fesâdcılık yapdığını anladı. Allahım, hanımıma fesâdcılık<br />

yapan kimsenin gözlerini kör eyle diye düâ etdi. Fitneci<br />

kadın evinde oturuyordu ve önünde bir çıra vardı. Birden<br />

bire yanındakilere çıra söndü, dedi. Yanındakiler hâyır<br />

sönmedi, yanıyor dediler. Kadın öyleyse benim gözlerim<br />

kör oldu, dedi. Sonra gözlerinin Ebû Müslim Havlânînin<br />

düâsıyla kör olduğ<strong>un</strong>u anladı. Huzûr<strong>un</strong>a gidip, yapdığı işe<br />

pişmân olduğ<strong>un</strong>u söyliyerek, düâ etmesini istedi. Ebû Müslim<br />

Havlânî “rahmetullahi aleyh” Allahım, eğer bu kadın<br />

doğru söylüyorsa, gözlerini aç diye düâ etdi. Kadının gözleri<br />

açıldı.<br />

Ceylânlar, Ebû Müslim Havlânînin “rahmetullahi aleyh”<br />

yanına uğrarlardı. Çocuklar ceylânların durması ve ellerini<br />

onlara dok<strong>un</strong>maları için düâ etmesini isterlerdi. Ebû Müslim<br />

Havlânî düâ ederdi ve Allahü teâlâ ceylânları durdururdu.<br />

Çocuklar onlara elleriyle dok<strong>un</strong>urlardı.<br />

ÂMİR BİN ABD-İ KAYS “rahmetullahi aleyh”<br />

Fakîrlere dağıtacağı parayı ridâsının uc<strong>un</strong>a bağlayarak<br />

yanına alırdı. Kendisinden birşey isteyen her fakîre mutlaka<br />

verirdi. Evine dönünce para kesesini âilesinin önüne bırakırdı.<br />

İçindeki parayı sayarlardı, o kadar dağıtdığı hâlde para<br />

aynı çıkardı. Hiç eksik ve fazla çıkmazdı.<br />

Âmir bin Abd-i Kays “rahmetullahi aleyh” bir gün bir<br />

kavme misâfir oldu. Ayrılıp giderken, su kabına süt doldurup,<br />

verdiler. Yolda giderken kendi kendine bu süt içmek<br />

içindir. Abdest almak îcâb ederse ne yaparım diyerek geri<br />

döndü. Misâfir olduğu kimselerin yanına gidip, sütünüzü alı-<br />

– 420 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!