22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

anh” yanına götürdü. Hazret-i Ebû Bekr ile kendi arasında<br />

yer açıp onu oturtdu ve “Allahü teâlâya hamd ols<strong>un</strong> ki, hayâtda<br />

iken İbrâhîm Halîlürrahmâna “aleyhisselâm” yapılan işin,<br />

ümmet-i Muhammedden “aleyhisselâm” birine yapıldığını<br />

görmek nasîb oldu” dedi.<br />

Nakl ol<strong>un</strong>ur ki, Ebû Müslim Havlânînin “rahmetullahi<br />

aleyh” bir câriyesi vardı. O câriye, bir gün efendim, çokdan<br />

beri yemeklerine zehr katıyorum, hiçbir zarar görmüyors<strong>un</strong>,<br />

dedi. Niçin katıyors<strong>un</strong> diye sor<strong>un</strong>ca, ben gencim, ne yatağına<br />

yaklaşdırıyors<strong>un</strong>, ne de satıyors<strong>un</strong>, dedi. Ebû Müslim<br />

Havlânî “rahmetullahi aleyh” ben her yemekde: “Bismillâhi<br />

hayrulesmâi Bismillâhi lâ yedurru ma’asmihî dâün fil ardı<br />

vessemâi” düâsını okurum, buyurdu.<br />

Ebû Müslim Havlânî her ne zemân rûm diyârına gazâya<br />

gitse, önlerine büyük bir nehr çıkdığı zemân, berâber bul<strong>un</strong>duğu<br />

kimselerin önüne geçer, Allahü teâlânın ismiyle o sudan<br />

geçer ve onu ta’kîb edenler de geçerlerdi. Herhangi bir eşyânızı<br />

su götürürse bana haber verin, derdi. Bir kimse bilerek<br />

suya bir torba atdı. Ona gidip, torbamı su götürdü, dedi. Ebû<br />

Müslim Havlânî “rahmetullahi aleyh” o kimseye, arkamdan<br />

gel dedi. Biraz gitdiler, torbanın bir ağaca takılmış olduğ<strong>un</strong>u<br />

gördüler. O kimseye haydi torbanı al, dedi.<br />

Şöyle nakl edilmişdir: Ebû Müslim Havlânî, bir mikdâr<br />

parayla <strong>un</strong> almak için pazara gitdi. Bir dilenci ondan bir şey<br />

istedi ve çok ısrâr etdi. O dilenciden kurtulmak için başka bir<br />

tarafa gitdi. Dilenci yine karşısına çıkdı. Son<strong>un</strong>da <strong>un</strong> almak<br />

için götürdüğü parayı dilenciye verdi. Yanındaki <strong>un</strong> torbasını<br />

bir marangoz dükkanına gidip, od<strong>un</strong> talaşı ile doldurdu.<br />

Torbanın ağzını bağlayıp evine götürdü. Hanımından habersiz<br />

bir yere koydu. Hanımı torbayı açıp <strong>un</strong> olduğ<strong>un</strong>u görerek<br />

hamur yapıp ekmek pişirdi. Ebû Müslim Havlânî bir müddet<br />

sonra, çekinerek eve geldi. Hanımı pişirdiği ekmeği ve yemeği<br />

getirdi. Yidikden sonra, bu ekmeği nereden yapdın diye<br />

sordu. Hanımı, getirdiğin <strong>un</strong>dan yapdım, dedi. Ebû Müslim<br />

Havlânî, hanımına hiçbir şey söylemedi, durumu anlatmadı.<br />

– 419 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!