22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

YEDİNCİ BÖLÜM<br />

TÂBİ’ÎN, TEBE-İ TÂBİ’ÎN VE SOFİYYE<br />

TABAKASINA KADAR VUKÛ’ BULAN HÂLLER<br />

REBÎ’ VE REB’İ BİN HARRÂŞ<br />

“radıyallahü teâlâ anh”<br />

Reb’i bin Harrâş şöyle demişdir: Biz dört kardeş idik. Rebî’<br />

hepimizden çok nemâz kılar ve sıcak günlerde oruc tutardı.<br />

O vefât etdi. Yüzünü örtdük. Bir kişiyi pazardan ona kefen<br />

satın alması için gönderdik. Biz yanında duruyorduk. Bir<br />

de bakdık ki, yüzünü açdı ve esselâmü aleyküm, dedi. Oradakiler<br />

ve aleykesselâm, öldükden sonra konuşuyor mus<strong>un</strong>,<br />

dedik. Evet sizden sonra Rabbime kavuşdum. Rabbimi gadablı<br />

bulmadım. Beni yumuşak reyhân ve istebrakla karşıladı.<br />

Dikkat ediniz! Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

cenâze nemâzımı bekliyor! Acele edin, beni gecikdirmeyin,<br />

dedi. Bu haberi hazret-i Âişeye “radıyallahü anhâ” bildirdiler.<br />

Buyurdu ki: Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

işitdim: “Benim ümmetimden öldükden sonra konuşan kimse<br />

tâbi’înin hayrlısıdır” buyurdu.<br />

Rebî’ yerinin Cennet mi, Cehennem mi olduğ<strong>un</strong>u bilmeden<br />

gülmeyeceğine yemîn etmişdi. Vefât etdikden sonra, cenâzesini<br />

yıkayan kimse, on<strong>un</strong> devâmlı tebessüm etdiğini söylemişdir.<br />

Selefden bir zât şöyle anlatmışdır: Benim hıristiyân bir<br />

komşum vardı. Vefât etdi. Hıristiyânlar on<strong>un</strong> cenâzesini yıkarken,<br />

doğrulup, müslimânları yanıma çağırın demiş. Bu<br />

haberi işitince, on<strong>un</strong> yanına gitdik. Eşhedü en lâ ilâhe illallah<br />

ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resûlüh, dedi.<br />

Sonra tekrâr vefât etdi. Biz cenâzesini yıkadık, nemâzını kıldık<br />

ve müslimân mezârlığına defn etdik.<br />

– 417 – Şevâhid-ün Nübüvve - F:27

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!