22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

dediyse de, hazret-i Ömer “radıyallahü anh” çok ısrâr etdi.<br />

B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine kalkıp, on<strong>un</strong>la birlikde yangının çıkdığı yere<br />

gitdi. Bu hâdiseyi anlatan kimse şöyle demişdir: Ben de onların<br />

arkasından gitdim. Bakdım ki, Temîm-i Dârî “radıyallahü<br />

anh” eliyle ateşe işâret etdi. Ateşi dar bir boğaza sok<strong>un</strong>caya<br />

kadar sürüp ta’kîb etdi. Hazret-i Ömer “radıyallahü<br />

anh” şöyle diyordu: “Gören, görmeyen gibi değildir.”<br />

[Bir rek’at nemâzda Kur’ân-ı kerîmi hatm eden dört kişiden<br />

biridir.]<br />

ZEYD BİN HÂRİCE “radıyallahü teâlâ anh”<br />

Nu’mân bin Beşîr “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır:<br />

Zeyd bin Hârice “radıyallahü anh” Medînenin sıhhatli kimselerinden<br />

idi. Boğazında bir hastalık ortaya çıkıp, öğle ile<br />

ikindi vakti arasında vefât etdi. Onu yatırıp üzerine bir örtü<br />

örtdüm. Sonra mescide gidip, ikindi ve akşam nemâzlarını<br />

kıldım. Bir kimse gelip, bana haydi kalk, Zeyd bin Hârice vefât<br />

etdikden sonra konuşuyor, dedi. Acele yanına gitdim. Ensârdan<br />

bir cemâ’at etrâfında toplanmışdı. Ben de yanına<br />

oturdum. Konuşuyordu veyâ on<strong>un</strong> ağzından konuşuluyordu.<br />

Ş<strong>un</strong>ları söylediğini duydum. Ömer “radıyallahü anh” kavmin<br />

celâletlisi idi. Allah yol<strong>un</strong>da çalışırken kendisine gelen elem<br />

ve sıkıntılardan korkmadı ve yılmadı. Kuvvetlilerin za’îfleri<br />

ezmesine mâni’ oldu, dedi. Sonra hazret-i Osmândan “radıyallahü<br />

anh” bahsedip, halîfeliğinin son zemânlarında çıkacak<br />

fitne ve karışıklıklardan söz etdi. Sonra Cennet ve Cehennemden<br />

ve içinde bul<strong>un</strong>anların hâllerinden ba’zı şeyler<br />

söyledi ve susdu. Orada bul<strong>un</strong>anlara ben gelmeden önce neler<br />

söyledi diye sordum. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” ve hazret-i Ebû Bekrin “radıyallahü anh” hâllerinden<br />

haber verdi, dediler.<br />

CÂRİYE ZÂİDE<br />

“radıyallahü teâlâ anhâ”<br />

Hazret-i Ömerin “radıyallahü anh” câriyesidir. Şöyle anlatılmışdır:<br />

Bir gün Zâide “radıyallahü anhâ”, Resûlullahın<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a geldi ve selâm verdi.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”: Ey Zâide, niçin ya-<br />

– 415 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!